(bir kimsenin) gözünden düşmek, güvenini/itimadını kaybetmek.
If you continue in this fashion, you will be in my black book: Böyle devam edersen gözümden düşersin.
siyah anilin boyası: anilin hidrokloridi oksitleyerek elde edilir.
sonradan kararan mürekkep
kemik boyası: kemiği kapalı kaplarda yakarak elde edilen siyah madde. Boya olarak ve renk gidermede kullanılır.
Noun
ince kömür tozu: boya, kauçuk sanayiinde, filtrelerde kullanılır.
Noun
havagazı isi (boya olarak kullanılır).
fildişi karası: fildişi yakılarak yapılan siyah boya.
ince platin tozu: Pt. tuzlarının indirgenmesiyle elde edilir. Tezgen (katalist) olarak kullanılır.
siyahlanmak siyahlaşmak
Verb
winterberry ile ayni anlama gelir. kış defnesi
(Ilex verticillata): K. Amerikada yetişir.
karadefne
(Alnus glutinosa): Avrupada yetişir; yaprakları yapışkan, kabuğu koyu kurşunî renktedir.
büyü(cülük), sihir(bazlık).
Noun
yılan yastığı
Noun, Botany
kara levrek
(Micropterus).
kara ayı
(Ursus americanus): K. Amerikada yaşayan sık kahverengi tüylü ayı.
Alabama ve Misisipide pamuk ekimine elverişli kara toprak.
Noun
siyah kuşak: judo oyununda usta olanlara özgü alâmet. brown belt, green belt, white belt
Noun
kara öd: eskiden kasvet, hüzün vb. doğurduğuna inanılan fizyolojik salgı.
Noun
kara asma
(Tamus communis): kırmızı böğürtlene benzer meyve veren tırmanıcı bitki.
kara sarmaşık
(Polygonum Convolvulus): tırmanıcı yabani ot.
kara cisim: yüzeyine düşen elektromanyetik ışınlamaları yansıtmaksızın tamamen soğuran veya akkorluğa
kadar ısıtılınca sürekli bir görünür ışık izgesi veren kuramsal cisim.
black body radiation: kara cisim ışınımı.
black body temperature: kara cisim sıcaklığı.
Noun
kara defter: göz hapsinde tutulacak veya cezalandırılacakların yazıldığı defter.
Noun
baş sayfası siyah kenarla çıkan gazete
kara kutu: özellik ve görevleri belli, elemanları belirlenmemiş elektrik devresi.
Noun
kara ekmek, çavdar ekmeği.
Noun
kara antilop
(Antilope cervicapra): Hindistanda yaşayan kahverengi-siyah renkli bir tür antilop.
Noun
manda balığı
(Ictiobus niger): Büyük Göllerde ve Misisipi nehrinde yaşar.
Noun
vişne (ağacı)
(Prunus serotina).
Noun
kara kiraz
(Prunus serotina). cornelian cherry: kızılcık
(Carnus mas). mazzard cherry = sweet cherry: kiraz
(Prunus avium).
morello cherry = sour cherry: vişne
(Prunus cerasus).
wild cherry: kuş kirazı
(Cerasus padus, C. avium).
yerel idarelerde çalışanlar
büroda vs ev işi dışında çalışanlar
kara mizah
Noun, Language-Literature
çörek otu
Noun, Food-Kitchen
carbonado ile ayni anlama gelir. siyah elmas: En çok Brezilyada çıkan ve matkap ucu olarak kullanılan
siyah veya koyu renkli elmas.
Noun
kelebek: koyunların karaciğerine yerleşen
Clostridium novyi adlı mikropların sebep olduğu öldürücü hastalık.
Noun
yılan yastığı
Noun, Botany
kayıtdışı ekonomi
Noun, Economics
fişsiz satış yapılan piyasa
elde ettikleri kârdan vergi ödemeyen ve nakit para ile iş yapan şirketlerle bireylerin yasa dışı ekonomik faaliyeti
kara ekonomi
Noun, Economics
morarmış göz: darbe, yara, bere vb.'den dolayı göz etrafındaki derinin morarması.
Noun
(a) utanç, yüz karası.
These slums are a black eye to our town: Bu gecekondular şehrimizin yüz
karasıdır. (b) şerefsizlik, itibar ve haysiyete sürülen leke.
Your behavior will give the family a black eye: Gidişatın ailenin şerefine leke sürecek.
Noun
korsan bayrağı: siyah zemin üzerine beyaz kafatası resmi bulunan bayrak.
Noun
kara bayrak: gemide kolera salgını olunca çekilen ve milletlerarası işaretlerde L harfini gösteren iki
sarı, iki siyah kareli bayrak.
blackjack ile ayni anlama gelir.
Noun
kara sivrisinek
(Simuliidae): larvalarını sulara bırakan ufak sinek.
buffalo gnat ile ayni anlama gelir.
kara tilki: kızıl tilkinin renk değiştirme safhasında tüylerinin kara olduğu zamanki adı.
Noun
kömürcin kayası
(Gobius niger): Kayabalığıgillerden Atlas Okyanusu ve Akdenizde yaşayan kömür
gibi kara renkli bir balık (10-16 cm.).
Noun
kayın tavuğu
(Lyrurus tetrix): Avrupa ve Batı Asyada yaşar. Erkeğinin tüyleri siyah, dişininki
kahverengi benekli gri renklidir.
Noun
karazamk ağacı
(Nyssa sylvatica): KD Amerikada yetişen parlak yapraklı ve yumuşak keresteli bir
ağaç.
sour gum, pepperidge, beetle bung ile ayni anlama gelir.
stag bush ile ayni anlama gelir. kara yemiş
(Viburnum prunifolium): Hanımeli familyasından
beyaz çiçekler açan ve siyah zeytine benzer meyve veren K. Amerika fundası.
karaca ot, kara çöpleme
(Helleborus niger).
zindan, (özellikle askerî) cezaevi.
Noun
Black Hole of Calcutta ile ayni anlama gelir. Kalküta zindanı: 1756'da Hintlilerin hapsettiği
146 Avrupalıdan 123'ünün bir gecede öldüğü zindan.
Noun
kara kavkas
(Ballota nigra) : Avrupada boş arazide yetişen mor çiçekli, pis kokulu yabani ot.
siyah fildişi boyası: fildişinin karbonlaşmasından elde edilir.
Noun
Afrika esir pazarlarında satılan zenci köleler.
Noun
kara çaylak
(Milvua migrans): koyu kahverengi tüylü, çatal kuyruklu, leş yiyen bir çaylak
kara yumru: bilhassa erik ve kiraz ağaçlarının dallarında siyah yumrular şeklinde görülen ve
Dibotryon morbosa denilen mantarların sebep olduğu bitki hastalığı.
Noun
grafit, kurşunkalem madeni.
Noun
sendikacıların başlattığı grev esnasında işi durdurmak istemeyen ya da grevdeki işçinin işini yapan veya
sendika üyesi olmayı reddeden işçi
gotik harf/yazı.
text ile ayni anlama gelir.
(kızılaltı veya morötesi) görünmez ışık
Noun
yılan yastığı
Noun, Botany
borcunu vaktinde ödemeyenlerin listesi
büyü, afsun, kötü maksada yönelik sihirbazlık.
Noun
kara leke, yüz karası.
Noun
kara borsa, vurgunculuk, ihtikâr.
Noun
kara borsacı, vurguncu, muhtekir.
Noun
kara borsacı, vurguncu, muhtekir.
Noun
kara kızamık: vücutta kanayan kara sivilceler hasıl eden bir tür kızamık.
Noun
rüşvet skandalı ya da siyaseti kötüye kullanma
okulların açıldığı ilk gün
derslerin başladığı ilk gün
(US) kara pazartesi (pazartesi gününe isabet eden 28 Ekim 1929 ve 19 Ekim 1987 tarihlerinde ABD'de menkul
kıymetlerin büyük fiyat kayıplarına uğraması
karadut
(Morus nigra).
Noun
karacık
(Solanum nigrum): beyaz çiçekli, yenilebilen küçük siyah meyveli bir ot.
deadly nightshade ile ayni anlama gelir.
Noun
kara meşe
(Quercus velutina).
Noun, Botany
kara meşe kerestesi.
Noun
siyah zeytin
Food-Kitchen
(a)
ask. karartmak, (hava hücumlarından korunmak için) ışıkları söndürmek/örtmek, (b) bayılmak.
He blacked out at the sight of blood: Kan görür görmez bayıldı. (c) belleğini yitirmek, hafızasını kaybetmek, belirli bir olayı/kimseyi hiç hatırlayamamak.
When it came to his war experiences, he blacked out completely: Harpte başına gelenlerin hiçbirini hatırlayamadı. (d)
tiy. sahneyi karartmak, ışıkların hepsini söndürmek, (e) faaliyetini durdurmak/kesmek.
black out the radio broadcasts from the U.S.: ABD'den yapılan radyo yayınlarını kesmek.
kara biber
(Piper nigrum).
Noun
karabiber.
white pepper: beyaz biber (çekirdeğinin kabuğu çıkarılıp öğütülmüş karabiber).
barut: eskiden av tüfeklerinde kullanılan güherçile, kükürt ve kömür karışımı.
Noun
kara güç, zenciler gücü: Amerika zencilerinin siyasal ve ekonomik gücü.
Noun
pekmezli pelte: un, karbonat ve pekmezle yapılan bir tatlı.
Noun
domuz eti, kanı ve yulaf unu ile yapılan bir yemek.
kara ırk, zenci ırkı.
Noun
karasıçan
(Rattus rattus).
Noun
kara leke: sebze ve meyveleri karartıp çürüten bir hastalık.
Guignardia bidwellii mantarları veya
Xanthomonas campestris bakterileri sebep olur.
kara kınacık:
Puccinia mantarlarının sebep olduğu çeşitli bitki hastalıklarından biri.
ayrıksın: mensup olduğu topluluğun âdet ve törelerine aykırı davranan kişi.
kara gemiler (Japonya'daki yabancı işadamları için Japonlar'ın kullandığı argo sözcük
karayılan
(Coluber constrictor): D ABD'de bulunan ve çok hızlı hareket eden, uzunluğu 1.80 m.'yi bulan bir tür yılan.
Noun, Zoology
siyah veya koyu renkli herhangi bir yılan.
Noun
(sığır derisinden yapılmış) kırbaç/kamçı.
Noun
vücutta kara noktaların belirmesiyle ortaya çıkan bir hastalık
tehlikeli ve belalı bir yer
kara lâdin ağacı
(Picea mariana): K. Amerikada yetişir. Yaprakları mavimtrak yeşil, gövdesi kurşunî kahverengidir.
Noun, Botany
kara lâdin kerestesi: hafif ve yumuşaktır.
Noun
karaçay: fırınlanmadan önce havada kurutulup fermante edilmiş çay.
Noun
kara sendikacılık (resmi olmayan şiddet yanlısı sendikacılık
şampanyalı bira: siyah bira ve şampanya karıştırılarak hazırlanmış bir içki.
kara kusmuk: sarı hummaya yakalananlarda bazen görülen siyahlaşmış kandan ibaret bir kusmuk ki hastalığın
tehlikeli bir safhaya girdiğini belirtir.
kan kusturan herhangi bir hastalık.
rahip akbaba
(Aegypius monachus).
karaceviz
(Juglans nigra): K. Amerikada yetişen kerestesi kıymetli bir ceviz ağcı.
Noun, Botany
karaceviz kerestesi.
Noun
kara akasya
(Acacia mollis).
Noun
kara balina
(Globicephalus): Yunus balığına benzer siyah bir memeli deniz hayvanı.
blackfish, pilot whale ile ayni anlama gelir.
Noun
kara örümcek
(Latrodectus mactans): ABD'de çok yaygın siyah renkli, karnı kırmızı benekli, zehirli bir örümcek.
Noun
kendi düzenli işleri dışında çalışan kişileri çalıştırma