farklı, başka, ayrı.
He's a different man from what he was ten years ago. She is different than Jane is.
I feel a different man: Kendimi bambaşka hissediyorum.
muhtelif çalışma süreleri
Noun
hâkim durumun başka bir pazarda kötüye kullanılması
Noun, Competition Law
değerlendirmelerde bulunmak
Verb
ayrı değerlendirmelerde bulunmak
Verb
(veya
Brit.: as like as chalk to cheese)
k.d. kat'iyen birbirine benzemez, zerre
kadar ilgisi yok, aralarında dağlar kadar fark var.
They are as different as chalk and cheese.
...'in farklı aşamalarında
Adverb
başka bir hamurdan olmak
Verb
bambaşka bir şey olmak
Verb
ayrı siyasal partilerden olmak
Verb
bambaşka bir olay
Noun, Idioms
çok farklı bir durum
Noun, Idioms
apayrı bir alem
Noun, Idioms
kendini yepyeni biri gibi hissetmek
Verb
sorunu bambaşka şekilde anlatmak
Verb
türlü kullanımları olmak
Verb
büsbütün/tamamıyla başka bir şey/konu/mesele.
Ben ona gösteririm/dünyanın kaç bucak olduğunu anlatırım.
...'den pek de farklı değil.
...'den çok da farklı değil.
bir soruna başka bir gözle bakmak
Verb
hal ve tavrını/düşüncelerini tamamen değiştirmek.
ayrı fikirde olmamak
Verb
Sende bir değişiklik var.
bambaşka bir olay
Noun, Idioms
çok farklı bir durum
Noun, Idioms
apayrı bir alem
Noun, Idioms
türlü devlet istikrazlarının tevhidi