empty

  1. Adjective boş.
    an empty bottle/cup. an empty house. an empty chair. an empty ship/truck/railroad car.
  2. Adjective ıssız, tenha, kimsesiz.
    empty streets. to look into empty space.
  3. Adjective anlamsız, etkisiz, yararsız, nafile, beyhude, kuru.
    empty compliments/pleasures. empty words/talk/promises.

    empty threats: kuru tehditler.
  4. Adjective aç.
    My stomach is empty: Karnım aç.
    on an empty stomach: aç karnına.
    to be/feel empty:
    acıkmak.
    (a medicine) to be taken on an empty stomach: aç karnına alınacak (ilâç).
  5. Adjective kof, bilgisiz.
    an empty head.
  6. Adjective duygusuz, hissiz, heyecansız.
  7. Adjective önemsiz, değersiz.
  8. Adjective maksatsız, gayesiz.
    an empty life.
  9. Adjective verimsiz, semeresiz, meyvesiz.
  10. Adjective âvâre, boş, işsiz güçsüz.
    empty hours.
  11. Verb boşal(t)mak, dök(ül)mek, ak(ıt)mak.
    to empty the water out of a bucket. The river empties into the
    ocean. The burglar emptied the shop.
  12. Verb boşaltmak, tahliye et(tir)mek.
    The hall emptied as soon as the concert was over.
  13. Verb yoksun/mahrum etmek.
    to empty a phrase of all meaning. He emptied himself of all power to control.
  14. Noun boş şey.
    He took all the empties (= empty bottles) to the shop.
el inde boş bir ev olmak Verb
elinde boş bir ev olmak Verb
tamtakır
boş iade olunur
(ev) boş durmak Verb
boş kalmak Verb
boş haldeki ağırlığı
bir evi tahliye etmek Verb
evi boşaltmak Verb
boş kovan Noun, Military
boş mermi kovanı Noun, Military
boş fişek kovanı Noun, Military
boş iskemle (bir tartışmadan kaçan rakibi tanımlayan deyim)
boş iskemle
bir tartışmadan kaçan rakibi tanımlayan deyim
makaron Noun, Production-Products
boş formalite
tekellüf
boşalmak Verb
denize dökülmek Verb
(US) boş arsa
boş dizey. Noun
çocuksuz (veya çocukları evlenip ayrılmış) karı-koca, çocuksuz aile. Noun
yoksun, mahrum.
a life empty of happiness. empty of pity/compassion.
anlamsız
boş laflar
tekin
boş zevk
yoksul kişi
boş umutlar Noun
boş vaatler Noun
boş oda
boş küme. Noun
boş gemi
boş giysiler (şirketlerde , uzun kariyerlerinin yarattığı renksiz , robot gibi yöneticiler Noun
boş laf
palavra
boş taksi
abdeste çıkmak.
kuru sıkı
boş tehditler Noun
boş vagon
boş ağırlık Noun, Transport
(uçak) boş durumdayken ağırlığı
lafü güzaf
fasa fiso (argo)
(uçak) boş durumdayken ağırlığı
bir şeyden yoksun kalmak Verb
boş elle gelmek Verb
ters yüzü geri dönmek Verb
eve eli boş dönmek Verb
birini boş vaatlerle oyalamak Verb
cepleri delik olmak Verb
boş vaatlerle aldatılmak istemiyorum
eli boş dönmek Verb
aç karnına Adverb
aç açına Adverb
boş mideye
ağzına bir parmak bal çalmak Verb
lafla yemlemek Verb
(tiyatro) boş bir salona oynamak Verb
boş sıralara oynamak Verb
bir şeyden boş yere gururlanmak Verb