garden

English-Turkish Translation

  1. bahçe, bostan.
    the garden of Eden: Cennet bahçesi.
  2. park.
    a public garden .
  3. bahçe+, bahçede yetişen, bahçeye mahsus.
    garden tools. fresh garden vegetables. garden flowers.

    He lives just over the garden wall from us: Kapı bir (bitişik) komşumuzdur.
  4. basit, alelâde, harcıâlem.
    common or garden: alelâde.
    These are common or garden transistors.
  5. bahçıvanlık yapmak, bahçe/bostan yapmak, bahçede çalışmak, çiçeklerle/sebzelerle uğraşmak, sebze yetiştirmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

Repair of household appliances and home and garden equipment (NACE code: S95.2.2)
Evde kullanılan cihazlar ile ev ve bahçe gereçlerinin onarımı (NACE kodu: 95.22) Noun, Trades-Professions
bear garden
ayı bahçesi: eskiden köpekleri saldırmak için ayıların barındırıldığı yer. Noun
bear garden
kargaşalık, curcuna, şamatalı/gürültülü yer/sahne. Noun
beer garden
açık birahane, açık hava meyhanesi.
botanical garden
nebatat bahçesi.
The city has a beautiful botanical garden.
hanging garden: asmabahçe.

kitchen garden: sebze bahçesi.
market garden: bostan.
nursery garden: fidanlık.
zoological garden: hayvanat bahçesi.
garden - city: bahçeli evler.
garden-frame: küçük limonluk.
garden party: gardenparti.
expensive detached house with a garden
villa
flower garden
çiçek bahçesi
having a garden
bahçeli
herb garden
şifalı bitkiler bahçesi.
home garden
kendine ait bahçe
house having a garden
bahçeli ev
house with a garden
bahçeli ev
kitchen garden
sebze bahçesi.
lay out a garden
bir bahçeyi düzenlemek Verb
lay out a garden
bahçe düzenlemek Verb
lay out a garden
bahçe tanzim etmek Verb
maintain a garden
bahçeye bakmak Verb
make a garden
bahçe tesis etmek Verb
make a garden
bahçe yapmak Verb
market garden
bostan
nursery garden
fidanlık Noun
plot for a garden
bahçelik
rock garden
kayalık bahçe, taş yığınından yapılmış çiçeklik, taşlar ve kayalarla süslenmiş bahçe. Noun
roof garden
dam üstü bahçesi
roof garden
damüstü bahçesi
rose garden
gül bahçesi
the door opens on to the garden
kapı bahçeye açılıyor
tour of the garden
bahçeyi gezme
truck garden
bostan, sebze bahçesi. Noun
vegetable garden
sebze bahçesi
water a garden
bahçe sulamak Verb
weed a garden
bahçedeki zararlı otları yolmak Verb
winter garden
veranda
winter garden
kış bahçesi
winter garden
limonluk
zoological garden
hayvanat bahçesi. Noun
garden apartment
bahçeli apartman dairesi: kendine mahsus küçük bir bahçesi olan zemin kat apartman dairesi. Noun
garden apartment
geniş bahçe içinde yapılmış çok yüksek olmayan apartmanın herhangi bir dairesi. Noun
garden balm
balm (5).
garden burnet
küçük çayırdüğmesi Noun, Food-Kitchen
garden centre
bitkilerin ve bahçe teçhizatının satıldığı yer
garden chair
bahçe iskemlesi
garden chervil
Frenk maydanozu Noun, Food-Kitchen
garden city
sitejarden
garden city
bahçeli evler
garden cress
tere Noun, Plant Species
garden design
çevre düzenlemesi Noun, Architecture
garden designing
bahçıvanlık
garden designing
hortikültür
garden designing
bahçecilik
garden fence
bahçe çiti
garden fork
çatal bel Noun, Agriculture
garden fork
YANLIŞ: dirgen Noun, Agriculture
garden fork
YANLIŞ: yaba Noun, Agriculture
garden gate
bahçe kapısı
garden heliotrope
valerian (1). Noun
garden hose
bahçe hortumu
garden implement
bahçıvan aletleri Noun
garden implements
bahçıvan takımları Noun
garden knife
bahçıvan çakısı
Garden of Eden
Cennet. Noun
Garden of Eden
Cennet bahçesi, İrem bağı, Cennet gibi güzel yer. Noun
Garden of Eden
sonsuz mutluluk/saadet. Noun
garden party
garden parti
garden pest
bahçe zararlıları Noun
garden plot
bahçe arazisi
garden produce
bahçe mahsullüü
garden rocket
roka
garden roller
bahçe silindiri
garden seat
bahçe bankı
garden shears
bahçevan makası Noun
garden shears
bahçıvan makası Noun
garden sorrel
kuzukulağı Noun, Food-Kitchen
Garden State
New Jersey (takma adı). Noun
garden tools
bahçıvan takımları Noun
garden truck
zerzevat
garden truck
(US) bostan sebzesi
garden wall
bahçe duvarı
garden ware
sebze
garden ware
bostan
garden ware
zerzevat
lead (someone) up to the garden path
(bir kimseyi) yanlış bir şeye inandırıp üzerinde işlemek,
argo işletmek.
lead someone up the garden path
aldatmak Verb
lead someone up the garden path
oynatmak Verb
lead someone up the garden path
avutmak Verb
lead someone up the garden path
birini burnundan tutup oraya buraya sürüklemek Verb
lead up the garden path
aldatmak Verb
lead up the garden path
yanıltmak Verb
the garden city
işçi iskân mahallesi
the garden city
bahçeli evler
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

garden parti
garden party
Turkish-English phrases from Zargan's own database