match

English-Turkish Translation

  1. Noun kibrit.
    ordinary match: âdi kibrit, herhangi bir yüzeye sürülünce alevlenen kibrit.
    safety
    match: güvenlik kibriti, yalnız kutusunun eczalı kısmına sürtülünce alevlenen kibrit.
  2. Noun fitil, lamba fitili, ateşleme fitili.
  3. eş, akran, benzer, kopya.
    be a good match for … : -e eş/denk olmak.
  4. denk, muadil, emsal.
    find/meet one's match: (a) dengini bulmak, dengine rastlamak, (b) büyük zorlukla
    karşılaşmak, hakkından gelecek birine rastgelmek, çetin rakiple karşılaşmak.
  5. eşliğe uygun kimse.
  6. uygun çift, uygun eşya.
    The hat is a good match for the coat: Şapka mantoya tam uyuyor.
  7. maç, oyun, karşılaşma.
    a boxing/tennis match.
  8. yarışma, müsabaka.
  9. evlenme.
    make a match of it: evlenmek.
  10. müstakbel eş.
  11. denk/eşit olmak, dengi/benzeri olmak.
    My talent doesn't match his. You can't match him in knowledge
    of wild plants/his knowledge of wild plants.
  12. eşi/emsali olmak, kâbına erişmek.
    This hotel can't be matched for good service and food: Yemek
    ve servis bakımından bu otelin eşi yoktur.
    No one could match him: Hiç kimse onun kâbına erişemez.
    She doesn't match (up to) her sister in intelligence: Kızkardeşi kadar zeki değildir.
  13. (birbirine) uydurmak, (aralarında) denge/âhenk sağlamak, benzetmek, denkleştirmek, denk getirmek.
    To
    match one's actions to one's beliefs.
    match your expenses to your income: Masraflarını gelirine uydur (Ayağını yorganına göre uzat).
  14. uymak, uygun gelmek, … gibi olmak, şekli/rengi/boyu vb. aynı olmak.
    match the tongue and groove of
    adjoining floorbords. These gloves do not match. The curtains don't match the paint. The result didn't match (up to) our hopes.
  15. (bir şeyin) eşini/eşitini/aynını/benzerini yapmak/meydana getirmek/bulmak.
    to match pearls. I need
    some blue wool like this, can you match it please?
    Can you match (up) this material? Bu kumaşın eşi var mı?
  16. karşılaştırmak, karşı karşıya getirmek, çatıştırmak, ihtilâfa düşürmek, yarıştırmak.
    match someone
    against another: boy ölçüştürmek.
    He matched his horse against his neighbour's in a race.
  17. karşısına (eşit kuvvette) rakip/hasım çıkarmak.
    The teams were well matched. to match boxers.
  18. (kuvvetçe denk) rakiple/hasımla karşılaşmak.
    They are well matched: Kuvvetçe eşittirler.
  19. karşılaştırmak, mukayese etmek.
    to match one's strength against his enemy's.
  20. evlen(dir)mek, birleş(tir)mek.
  21. uygun/münasip/denk/eş olmak.
  22. (yazı-turada) karşılıklı iki para atıp karşılaştırmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

European Convention on Spectator Violence and Misbehaviour at Sports Events and in Particular at Football Matches
Sportif Karşılaşmalarda ve Özellikle Futbol Maçlarında Seyircilerin Şiddet Gösterilerine ve Taşkınlıklarına Dair Avrupa Sözleşmesi Noun, International Law
find one's match
kendi akranını bulmak Verb
match up to someone's expectations
birinin beklentilerini karşılamak Verb
match up to someone's ideals
birinin ideallerine uymak Verb
match up to someone's ideals
birinin ideallerine uygun olmak Verb
meet one's match
boy ölçüşebilecek birine rastlamak Verb
(sporting events) match
maç
a good match
iyi bir evlilik
be up to the match
biriyle boy ölçüşecek seviyede olmak Verb
boxing match
boks maçı
championship competition or match
şampiyona
envelope to match
s mektup kâğıdına uyan zarf
envelopes to match
mektup kâğıdına uyan zarf
exhibition match
gösteri maçı Noun, Sports
friendly match
dostluk maçı Noun, Sports
group match
grup maçı Noun, Sports
hold a match
maç yapmak Verb
love match
aşk evliliği, yalnız aşk üzerine kurulan izdivaç. Noun
Lucifer match
Lucifer ile ayni anlama gelir. kibrit.
man of the match
maçın yıldızı Noun, Sports
man of the match
maçın adamı Noun, Sports
note paper and envelopes to match
mektupluk kâğıt ve zarf
note paper and envelopes to match
mektup bu luk kağıt ve zarf
opening match
açılış maçı Noun, Sports
preparation match
hazırlık maçı Noun, Sports
return match
rövanş maçı
safety match
emniyetli kibrit
slow match
yavaş yanan kibrit. Noun
spelling match
yazım /imlâ yarışması, sözcükleri doğru heceleme müsabakası.
strike a match
kibrit yakmak Verb
strike a match
kibrit çakmak Verb
test match
milli kriket ya da ragbi maçı
testimonial match
jübile maçı Noun, Sports
warm-up match
hazırlık maçı Noun, Sports
match and dispatch hatch
evlilik ve ölüm
match and dispatch hatch
doğum
match case
büyük küçük harfe duyarlı Information Technology
match job specifications
iş vasıflarına uygun olmak Verb
match job specifications
iş niteliklerine uygun olmak Verb
match joint
geçme
match mark
bağlama markası Noun
match merging
uyum
match merging
birleştirme
match merging
olumlu birleştirme
match monopoly
kibrit tekeli
match new cars on the market
piyasaya yeni otomobil sürmek Verb
match output to the absorption capacities
verimi piyasanın talep olanağına uydurmak Verb
match play
maç, oyun, golf maçı. Noun
match point
(tenis vb.) maçı kazandıran sayı. Noun
match someone up with someone
birini biriyle buluşturmak Verb
match someone up with someone
birini birine ayarlamak Verb
match someone up with someone
biriyle biri arasında çöpçatanlık etmek Verb
match someone with another in wrestling
güreştirmek Verb
match stick
kibrit çöpü
match the sample
örneklere uymak Verb
match the samples
örneklere uymak Verb
match up
ayarlamak Verb
match up
eşleşmek Verb
match up
uyuşmak Verb
match up
arabuluculuk etmek Verb
match up
çöpçatanlık etmek Verb
match up
birbirini tutmak Verb
match up
buluşturmak Verb
match up
eşleştirmek Verb
match up a key to a lock
kilide anahtar uydurmak Verb
match up with something
birşeyle eşleşmek Verb
be a match for sb
birinin akranı olmak Verb
be a match for sb
birine uygun eş olmak Verb
I'm looking for a match for these curtains
bu perdelere gitmek cek bir şey arıyorum
make a match of it
(iki kişi) evlenmek Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database