Geçişsiz Fiil ait olmak. It belongs to me to decide: Karar vermek bana aittir.
Geçişsiz Fiil -nin malı olmak. This book belongs to you: Bu kitap senindir (sana aittir).
Geçişsiz Fiil mensup olmak, -li olmak, -ten olmak, … sakinlerinden olmak. to belong a society: bir cemiyete DEVAMINI OKU
mensup olmak. to belong to a place: bir yer sakinlerinden olmak. He belongs to Bursa: O Bursalıdır. I belong here: Buralıyım. I feel that I don't belong here: Burada kendimi yabancı hissediyorum. GİZLE
Geçişsiz Fiil yeri/ilgisi olmak, ilgilendirmek. The book belongs on this shelf: Kitabın yeri bu raftır. Put DEVAMINI OKU
it back where it belongs: Onu yerine koy. This case belonged to Appeal Court: Bu dava Yargıtayı ilgilendirir. Your objection does not belong to this discussion: İtirazınızın görüşülen konu ile ilgisi yoktur. GİZLE
Geçişsiz Fiil uygun/münasip/faydalı olmak. A telephone belongs to every home. A man of his ability belongs in teaching.
Geçişsiz Fiil yakışmak, yakışık almak. Such amusements do not belong to his age: Böyle eğlenceler yaşına yakışmıyor.
+1