bildik, tanıdık, âşina, bilinen, tanınan, alışılmış, mutat. a familiar face/tune.
bilen, haberdar (olan), bilgisi/malûmatı olan, malûmatlı, bilgili. to be familiar with: bilmek, DEVAMINI OKU
haberdar/malûmatı olmak, tanımak, âşina olmak. I am not familiar with Italian: İtalyanca bilmem. He is familiar with French. I am familiar with that book: O kitabı bilirim (o kitap hakkında bilgim var). GİZLE
samimî, teklifsiz, senli benli, lâübali, arsız. a familiar friend. get familiar with …DEVAMINI OKU
: küstahça davranmak, lâübali olmak. The man's unpleasant familiar behavior angered the girl. He didn't like his familiar manner. be too familiar: lâübali olmak. GİZLE
(hayvan) evcil, ehli, insana alışık, canayakın. familiar animals.