1. (a) bulmak.
    to find a job: iş bulmak.
    He found a dime in the street: Sokakta on kuruş buldu.
    (b) buluş, bulgu, keşif, bulunan (kıymetli) şey.
  2. erişmek, ulaşmak, elde etmek.
    I hope you'll find happiness someday: İnşallah bir gün mutluluğa
    erişirsin.
    The water will soon find its highest level.
  3. keşfetmek.
    Columbus found America.
  4. (kaybolan bir şeyi) tekrar bulmak, ele geçirmek.
  5. kavuşmak, (yeniden) elde etmek.
    to find one's voice.
  6. anlamak, (tecrübe vb. ile) öğrenmek, tespit etmek.
    to find sth to be true.
    It has been found
    that … : Anlaşılmıştır ki/tespit edilmiştir ki …
  7. (hesaplayarak bulmak, sonucuna varmak.
    to find the sum of several numbers.
  8. Hukuk (a) hükmetmek, hükme varmak, bulmak.
    to find a person guilty. (b) (jüri/mahkeme kararını, hükmünü)
    açıklamak, tebliğ etmek.
    Have they found their verdict yet?
  9. temin/tedarik etmek.
    to find food and lodging for a friend.
  10. (mahkeme/jüri) karar vermek.
    The jury found for the plaintiff: Jüri davacı lehinde karar verdi.
birinin zayıf/can alacak damarını bulmak.
coşkularına bir boşaltma yolu bulmak Fiil
işinden tam memnunluk duymak Fiil
birinin gözüne girmek/teveccühünü kazanmak.
birinin gözüne girmek.
kıyabilmek, içi götürmek, … derecede insafsız olmak.
How can you find it in your heart to beat that child?
hazır pazar bulmak Fiil
ürünleri için yeni pazar bulmak Fiil
kendi dalında iş bulamamak Fiil
lâyık olduğu düzeye/seviyeye/mertebeye/mevkie ulaşmak, kendi seviyesini bulmak.
After failing as a
painter, he found his level as a political cartoonist.
bir şeyden payını almak Fiil
yerinin tam nerede olduğunu fark etmek Fiil
akranını bulmak Fiil
akranlarını bulmak Fiil
durumu düzeltmek, kendini geçindirecek hale gelmek, yeteneklerini geliştirmek.
(a) (bebek, hayvan yavrusu) yürümeye başlamak, ayaklanmak, (b) (yabancı çevreye) alışmak, intibak etmek.

He's only been at the school 2 weeks, and he hasn't really found his feet yet. (c) yardıma muhtaç olmadan bir işi başarmak.
yardıma muhtaç olmadan bir işi başarmak Fiil
çevreye alışmak Fiil
kendi eşyasını kendi tedarik etmek Fiil
seviyesini bulmak Fiil
kendi akranını bulmak Fiil
kendi yerini bulmak Fiil
politikasının onaylandığını görmek Fiil
yeniden konuşabilmek Fiil
konuşmaya başlamak Fiil
(fikrini/düşüncesini) çekinmeden söylemek, açık konuşmak.
yolunu bulmak Fiil
dostlarıyla ters düşmek Fiil
bir şeyi kafasına uygun bulmak Fiil
kıyamamak, cesaret edememek, içi götürmemek, yüzü olmamak.
No one had the heart to tell him he was through as an actor.
buluntu
kıtlaşmak Fiil
ilişikte sunulur
Komisyon ... saptarsa
aramak Fiil
birine bir oda bulmak Fiil
(senet) geçerli kabul edilmek Fiil
bir şeyde kusur bulmak Fiil
bir iz bulmak Fiil
ortak bir yaklaşım tarzı bulmak Fiil
kendini temsil edecek bir vekil bulmak Fiil
herkesçe kabul edilebilecek bir formül bulmak Fiil
arka bulmak Fiil
birinde büyük değişiklik görmek Fiil
çorbasında saç bulmak Fiil
koca bulmak Fiil
bir iş bulmak Fiil
birine iş bulmak Fiil
kapılanmak Fiil
alıcısı olmak Fiil
pazar bulmak Fiil
ulus çapında tepki görmek Fiil
yeni bir yol bulmak Fiil
birine iş bulmak Fiil
reddetmek için bahane bulmak Fiil
bir hiç için kavga etmek Fiil
hazır pazar bulmak Fiil
ürünleri için yeni pazar bulmak Fiil
kolay satılmak Fiil
memleket dışında bir iş bulmak Fiil
yurtdışında iş bulmak Fiil
halletmek Fiil
punt duna getirmek Fiil
bir alışverişi kârlı bulmak Fiil
define bulmak Fiil
suçlu bulmak Fiil
bir çare bulmak Fiil
kulpunu bulmak Fiil
...'den çıkış yolu bulmak Fiil
kabul görmek Fiil
mahkemede birini suçlu bulmak Fiil
davalıyı mahkûm etmek Fiil
dikkatle dinleyen bir dinleyici topluluğu bulmak Fiil
kolay bulmak Fiil
bahane bulmak Fiil
bir şeyin açıklamaksını yapmak Fiil
iş bulmak Fiil
meydan bulmak Fiil
bul ve değiştir Bilgi Teknolojileri
kefil bulma veya kefalet sağlama
kefalet senedinde kefil diye adı geçecek şahıslar bulma
kefil bulmak Fiil
müzakere için ortak zemin bulmak Fiil
teselli bulmak Fiil
doğru bulmak Fiil
iş bulmak Fiil
biri için iş bulmak Fiil
bir firmada iş bulmak Fiil
kimseyi bulmamak Fiil
(duyguları) … de ifadesini bulmak.
His anger at last found expression in loud cursing.
kabahat bulmak Fiil
kusur bulmak, beğenmemek, tenkit etmek.
He's always finding fault with my work.
zemmetmek Fiil
…'e kusur bulmak, şikâyet etmek.
birinde kusur bulmak Fiil
kusur bulmak Fiil
birinde kusur bulmak Fiil
kulp takmak Fiil
iyilik görmek, lûtfa mazhar olmak, hoşa gitmek, göze girmek.
find favor with someone = gain/win someone's
favor: birinin gözüne girmek.
He did all he could to win her favor: Onun gözüne girebilmek için elinden geleni yaptı.
find (lose) favor in someone's eyes: birinin gözüne girmek (gözünden düşmek).
birisinin gözüne girmek Fiil
lehinde karar vermek Fiil
kendi başının çaresine bakmak Fiil
davayı reddetmek Fiil
davacının şikâyetinin yerinde olduğunu kabul etmek Fiil
davacı lehine karar vermek Fiil
piyasada boşluklar bulmak Fiil
piyasada boşluklar bulmak Fiil
kabahatli çıkarmak Fiil
bulup buluşturmak Fiil
onmak Fiil
...'mekte zorlanmak Fiil
...'mekte zorlanmak Fiil
zor/müşkül bulmak.
çevreye alışmak Fiil
yardım gerekmeden bir işi başarmak Fiil
birine iş bulmak Fiil
geceyi geçirmek için bir oda bulmak Fiil
satılmamak Fiil
müşteri çıkmamak Fiil
çıkar yol bulamamak Fiil
çıkar yol bulamamak Fiil
kendi dalında iş bulamamak Fiil
kendine gelmek, öz benliğini/şahsiyetini bulmak, kendi kabiliyet ve meziyetlerini keşfetmek.
kötü durumda olmak Fiil
giyim kuşamını kendi finanse etmek Fiil
azınlıkta kalmak Fiil
kendini yangından çıkmış gibi hissetmek Fiil
(a) gerçeği öğrenmek/keşfetmek/bulup çıkarmak.
find someone out: birinin ne mal olduğunu anlamak.
(b) anlamak, farkına varmak, haberdar olmak.
bir yolunu bulmak Fiil
bir adres bulmak Fiil
işlerin ne şekil alacağını görmek Fiil
olanların aslını keşfetmek Fiil
iltifat etmek Fiil
zevklenmek Fiil
tat almak Fiil
tadını almak Fiil
lezzet almak Fiil
alıcı bulmak Fiil
incir çekirdeğini doldurmayacak şey için kavga etmek Fiil
bir hiç için kavga etmek Fiil
birini bulmak Fiil
yanlışıni çıkarmak Fiil
birinin zayıf yanını bulmak Fiil
birinin zayıf noktasını bulmak Fiil
kapıları mühürlenmiş bulmak Fiil
birine iş bulmak Fiil
birini evde bulmak Fiil
suçlandırmak Fiil
birini suçlu bulmak Fiil
birini bir suçtan suçlu bulmak Fiil
birini suçsuz bulmak Fiil
birine iş bulmak Fiil
iyi iş yapmak Fiil
uzun arayıştan sonra bulmak Fiil
bir şeyi anayasaya uygun bulmak Fiil
münasip görmek Fiil
acayibine gitmek Fiil
acaibine gitmek Fiil
kefil bulmak Fiil
defterleri düzenli bulmak Fiil
ortalamasını bulmak Fiil
kerte sine getirmek Fiil
bir şeyi yapmaya cesareti olmak Fiil
içi götürmek Fiil
gerekli parayı bulmak Fiil
(gerekli) parayı bulmak Fiil
(gemi) geminin yerini saptamak Fiil
bir şeyin sır rını keşfetmek Fiil
suçlu bulmak Fiil
kusurlu bulmak, umduğu gibi çıkmamak.
be found (to be) wanting (in): yeterli/lâyık görülmemek.
mahkemede birini suçlu bulmak Fiil
keşfetmek Fiil
para bulmakta güçlük çekmek Fiil
büyük güçlüklerle para bulmaya çalışmak Fiil
para bulmakta büyük güçlük çekmek Fiil
çok para ihtiyacı olmak Fiil
bir dava hakkında sonuna kadar mücadele etmek Fiil
bir türlü inanamıyorum
jüriyi karar vermeye bırakmak Fiil
birinin dilini çözmek Fiil
işsiz kalmak Fiil
.. ile kendini avutmak uyor
zor durumda bulunmak, müşkülâta saplanmak.
bir şeyi anayasaya uygun bulmak .
iş bulmaya çalışmak Fiil
bir iş bulmaya çalışmak Fiil