eğlenmek/gönül eğlendirmek/hoş vakit geçirmek için, zevk için.
He's learning French for fun.
şakadan, şaka/lâtife olarak, lâtife yollu, şaka olsun diye.
I'm sorry I hid your pen; I only did it in fun, I didn't mean to cause trouble.
asla, kat'iyen, dünyada olmaz, ne gezer? nerde? sen neden bahsediyorsun?
“Did he go?” “Like fun he did!” “Gitti mi?” “Ne gezer?”
komisyonsuz satılan hisse senedi.
İsim
eğlencenin tadını kaçırmak
Fiil
(a) eğlenceli oyun/toplantı, eğlence, (b) okşama ve cinsî münasebette bulunma, (c) son derece kolay şey,
(d) (şaka yollu) çok zor, çetin.
New York kentinin takma adı
(lunaparkta) kahkaha evi, eğlence yeri.
İsim
yaşamın gerçek amacının eğlence olduğu görüşü
hayır amacıyla para toplamak için yapılan uzun mesafe koşusu
eğlenmek/gönül eğlendirmek/hoş vakit geçirmek için, zevk için.
He's learning French for fun.
eğlenmek/gönül eğlendirmek/hoş vakit geçirmek için, zevk için.
He's learning French for fun.
eğlenmek, alay etmek, alaya almak.
… ile eğlenmek/alay etmek.
He made fun of me: Benimle alay etti.
eğlenmek, alay etmek, alaya almak.
gır gıra almak (argo)
Fiil
matrak geçmek (argo)
Fiil