hakikaten, filhakika, aslında, aslını ararsan, işin doğrusu, daha doğrusu, nitekim. Officially he
is in charge, but in fact his secretary does all the work. He doesn't mind, in fact, he's very pleased. I finished it yesterday, as a matter of fact: Aslında/daha doğrusu onu dün bitirdim.
aslında, işin doğrusu, gerçekte(n), hakikatte, hakikaten, zaten, filhakika.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition