bütün bunlar yetmezmiş gibi, bunlar da yetmezmiş gibi, üstüne üstlük
Adverb
bütün bunlar yetmezmiş gibi, bunlar da yetmezmiş gibi, üstüne üstlük
Adverb
kendini birşey sanmak
Verb
birşeymiş gibi davranmak
Verb
birşey gibi davranmak
Verb
birşey gibi hissetmek
Verb
doğru değil, aslı yok, sebebi … değil, … için değil.
It isn't as if she weren't/isn't pretty = It isn't as if she were/is ugly: Güzel olmadığı (çirkin olduğu) doğru değil (= Güzel olmasına güzel!)
I don't understand why she likes him so much, It isn't as if he's good looking at all: Onun nesine âşık bilmem, herhalde güzelliğine değil.
Galiba, görünüşe göre.
It seemed as if he didn't understand: Galiba anlamadı.
doğru değil, aslı yok, sebebi … değil, … için değil.
It isn't as if she weren't/isn't pretty = It isn't as if she were/is ugly: Güzel olmadığı (çirkin olduğu) doğru değil (= Güzel olmasına güzel!)
I don't understand why she likes him so much, It isn't as if he's good looking at all: Onun nesine âşık bilmem, herhalde güzelliğine değil.
… gibi davranmak, … süsü vermek, … taslamak, yapar gibi görünmek.
terzi elinden yeni çıkmış gibi.
sanmak, hissine/zehabına kapılmak, … gibi duymak/hissetmek.
I feel as if my leg were broken. My leg feels as though it was broken.
iki dirhem bir çekirdek olmak.
gerekirse, icabederse, ihtiyaç hasıl olursa, gerektiği/icabettiği zaman, ne zaman lâzım olursa.
Take money from the bank as the need arises.