bol bol

Turkish-English Translation

  1. bountiful
  2. cut- and-come again
  3. galore
  4. by the gross
  5. liberally
  6. richly
  7. teeming
  8. Adverb abundantly
  9. Adverb amply
  10. Adverb generously
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

bol bol geçindirecek serveti olmak
to have plenty to live upon Verb
bol bol harcamak
to lavish Verb
bol bol para
oodles of money
bol bol söz vermek
to be liberal of promises Verb
bol bol yemek
to feast Verb
bol bol yiyip içen
free liver
birine bol bol para ödemek
to outpay Verb
birşeyi bol bol yemek
to feast upon something Verb
birşeyi bol bol yemek
to feast on something Verb
karşılığını bol bol vermek
to reward richly Verb
(bitkiler) içi bol sulu
succulent
(gazete) içinde bol hikâye olmak
to be full of inventions Verb
(giysi) bol
flowing
balığı bol
fishy
başka bir'böl ve ele geçir'türü
tender pool
bir şeyden bol olmak
to have plenty of sth Verb
bol
hefty
bol
effusive
bol
rife
bol
unstinting
bol
bounteous
bol
opulent
bol
abundant
bol
abounding
bol
unsparing
bol
handsome
bol
full
bol
superabudant
bol
liberal
bol
too large
bol
wealthy
bol
exuberant
bol
copious Adjective
bol
generous Adjective
bol
hearty Adjective
bol
ample
bol
plentiful
bol
fat
bol
rich
bol
luxuriant
bol
profusely
bol
profuse
bol
large
bol
plenteous
bol
profusive
bol
round
bol
spacious
bol
superfluous
bol
thick
bol
affluent
bol
bountiful
bol
easy
bol
fair
bol
flowing
bol
flush
bol
fulsome
bol
good
bol
in
bol
loose
bol
nimious
bol
overabundant
bol
unstinted
bol balık olmak
to abound in fish Verb
bol benzin vermek
to open out the throttle Verb
bol bilgi vermek
to yield a rich harvest of information Verb
bol çeşidi olan stok
well-assorted stock (stock selected)
bol çeşidi olan stok
well-assorted stock
bol çeşit
rich selection
bol çeşit
comprehensive range
bol erzak
liberal provisions
bol erzak tedarik etmek
to lay in a stock of provisions Verb
bol erzak tedariki
copious supply
bol etli
meaty Adjective, Food-Kitchen
bol gelmek
to be wide and loose-fitting Verb
bol gümrük vergisi koyan ülke
tariff imposing country
bol güneşli oda
sunday lounge
bol güneşli tatil beldesi
sunspot Noun
bol güneşli ve korunaklı yer
suntrap
bol harcama yapmak
to lavish expenditure Verb
bol hasat
rich harvest
bol iltifat
effusive compliments
bol kahkahalı
hilarious Adjective
bol kâr
fat profit
bol keseden
extravagantly promises
bol keseden harcamak
to spend freely Verb
bol keseden para harcamak
to spend money with a free hand Verb
bol keseden para harcamak
to spend money with free hand Verb
bol keseden yaşamak
to live on a large scale Verb
bol keseden yaşamak
to live in a lavish style Verb
bol likidite
ample liquidity
bol mahsul
thriving crop
bol mahsul
heavy crop
bol mahsul kaldırmak
to get a big hand Verb
bol mahsullü
heavy crop
bol mahsullü
thriving crop
bol miktarda
generously Adverb
bol miktarda
amply Adverb
bol miktarda
heartily
bol miktarda akmak
to cascade Verb
bol miktarda yağda kızartmak
to deepfry Verb
bol notlu hoca
easy grader Noun, Education-Training
bol ödül
rich reward
bol olmak
to abound Verb
bol para
money in plenty
bol para
plenty of money
bol para
store of money
bol para
ample capital
bol para
large chunk of money
bol para harcayarak eğlenmek
to kick up one's heels Verb
bol para kazanmak
to bucket money Verb
bol parası olmak
to have ample funds Verb
bol parası olmak
to have plenty of cash Verb
bol parası olmak
to be flush of money Verb
bol parası olmak
to have money galore Verb
bol porsiyon
generous portion
bol resimli
profusely illustrated
bol resimli dergi
glossy magazine
bol resimli ders kitabı
well illustrated test book
bol resimli ders kitabı
well illustrated text book
bol servet
ample means
bol stok mevcudu
copious supply
bol su ile ıslatmak
to sluice Verb
bol su ile yıkamak
to swill Verb
bol ürün
generous harvest
bol ürün
overflowing harvest
bol ürün
bountiful harvest
bol ürün
heavy harvest
bol vaatte bulunmak
to make promises in profusion Verb
bol ve bilekten büzgülü kadın pantolonu
pantaloons
bol ve dökümlü kumaş
drapery
böl ve fethet
divide-and-conquer Adjective, Politics-Intl. Relations
böl ve yönet
(Lat.) divide et impera
böl ve yönet
divide and rule Noun
bol verilen şey
shower
bol vitaminli yiyecek
protective food
bol vitaminli yiyecek maddesi
protective food Noun
bol yağan yağmur
heavy fall of rain
bol yağmur
extensive rainfall
bol yemek
generous meal
bol yemek
large meal
bol yer
leeway
bol yer
endless space
bol yetişmek
to run riot Verb
bol yumurta yumurtlayan tavuk
a good layer
bol zaman
plenty of time
bol zamanı olmak
to have ample time Verb
çok bol
voluminous Adjective
çok bol
prodigal
çok bol olmak
to overflow Verb
çok bol şey
overflow
eli bol
generous Adjective
emrine amade bol parası olmak
to have ample means at one's disposal Verb
gücü bol miktarda petrol kaynağına dayanan ülke
petropower
haberleri verirken bol fotoğraf kullanma
photojournalism
hayırseverlik derneklerine bol bağışta bulunmak
to give prodigal ly to charity Verb
işgücü bol ülke
- abundant country
işsizliğin bol olduğu bölge
development district
likiditesi bol olmak
to have a cash galore Verb
malı bol dükkân
well furnished shop
money bol parası olmak
to amply supplied with Verb
notu bol hoca
easy grader Noun, Education-Training
paranın bol olduğu piyasa
easy market
su yu bol
watery
suyu bol
watery
turisti bol olmak
to be full of tourists Verb
turistleri bol olmak
to be full of tourists Verb
vakitim bol
I've got any amount of time
vaktim bol
I've got plenty of time
Turkish-English phrases from Zargan's own database

bol
İçine girecek ... geniş olan
bol
Likör, şarap, mâden suyu ve çeşitli ... ve bu kabın ismi