disease

  1. Pathology sayrılık, hastalık, illet, maraz.
    catch a disease: hastalık kapmak, hastalanmak.
    die of a disease:
    bir hastalıktan ölmek.
    suffer from a disease: hastalıktan ıstırap çekmek.
    Many diseases are caused by bacteria.
  2. Botany bitki hastalığı.
    plant disease.
  3. (zihnî, toplumsal vb.) rahatsızlık, huzursuzluk.
    diseases of mind: akıl hastalıkları.
    diseases
    of society: toplumsal hastalıklar.
  4. çözüşme, özel koşullar altında maddenin ayrışması.
  5. hasta etmek, hastalığa yakalatmak/duçar etmek.
atopik hastalıklar Noun, Diseases
Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi Proper Name, Organizations
kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) Noun, Medicine
kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) Noun, Medicine
gıda zehirlenmesi Noun, Medicine
besin zehirlenmesi Noun, Medicine
gıda kaynaklı hastalık Noun, Medicine
nörodejeneratif hastalık Noun, Diseases
iş kazası Noun, Law
orak hücreli anemi Noun, Medicine
orak hücre hastalığı Noun, Medicine
akut solunum hastalığı Noun, Medicine
hastalığın akut devresi
Adam's Stokes hastalığı: sar'aya benzer bir hastalık.
Addison hastalığı: böbreküstü bezlerinin normal çalışmaması sonucu kansızlık, dermansızlık, tansiyon
düşüklüğu ve cildin esmerleşmesi şeklinde beliren hastalık.
Noun
hastalığa karşı
hastalığaa
Alzheimer hastalığı: ekseriya orta yaşlı kimselerde dokuların katılaşması ve sinirlerin dejenerasyonu
sonucu görülen erken bunama hali.
Alzheimer hastalığı Noun, Psychology
otoimün hastalık Noun, Medicine
özbağışıklık hastalığı Noun, Medicine
döl düşürten:
Brucella abortus adlı bakterinin hayvanların üreme organlarında yaptıkları ve çok
defa döl düşürten bir hastalık. Bu mikrop sütle insana geçerek ateş, eklem şişmesi, nevraljik ağrı ile beliren Malta humması
(undulent fever) hastalığına sebep olur.
çocuk iskorbütü: küçük çocuklarda ağız kokması, ishal, kansızlık ve kanamalarla beliren bir hastalık.
bir hastalığa tutulmak Verb
kelebek: koyunların karaciğerine yerleşen
Clostridium novyi adlı mikropların sebep olduğu öldürücü hastalık. Noun
Brayt hastalığı: idrarda albümin bulunması ve kan basıncının yükselmesiyle beliren bir hastalık.
hastalık yükü Noun, Medicine
tünel hastalığı: basınç altındaki sualtı odacığından birdenbire normal hava basıncına geçildiği takdirde
kan ve dokularda husule gelen azot kabarcıklarının sebep olduğu sinir ağrısı ve kötürümlük şeklinde beliren ve bazen vahim sonuçlar doğuran hastalık.
decompression sickness, bends, tunnel disease ile ayni anlama gelir.
Noun
bir hastalığın nedenlerini araştırmak Verb
hastalık kapmak Verb
hastalığa yakalanmak Verb
serebrovasküler hastalık Noun, Medicine
Çagas hastalığı: Amerikanın tropik bölgelerinde
trypanosome cruzi adlı mikrobun sebep olduğu arasıra
ateş yükselmesi, lenfavî şişkinlikler ve çok defa kalpte arıza şeklinde beliren bir hastalık. Böcek sokmasiyle bulaşır.
Noun
süreğen hastalık Noun, Medicine
kronik böbrek yetmezliği Noun, Medicine
bulaşıcı hastalık
bulaşıcı hastalık Noun, Medicine
bir hastalığı bulaştırmak Verb
hastalık bulaştırma
bulaşıcı hastalık Noun, Medicine
sâri hastalık Noun, Medicine
bulaşıcı hastalık Noun, Medicine
sari hastalık Noun, Medicine
bir hastalığa yakalanmak Verb
hastalığa yakalanmak Verb
koroner arter hastalığı Noun, Medicine
korona virüsü hastalığı Noun, Virology
hastalığın seyri
caisson disease
besin yetersizliği: noksan beslenmeden ilerigelen hastalık.
henüz baş göstermemiş olan
sinsi gelişen hastalık
kısa bacaklar. Noun
doğal bir kaynağın bulunması sonucu bir ekonomide endüstrinin gerilemesi
karaağaç hastalığı:
Ceratostomella ulmi mantarının karaağaçlarda sebep olduğu yaprakları sarartıp
solduarak döken bir kastalık.
Noun
salgın hastalık
bir hastalığı kökünden söküp atmak Verb
uydurma hastalık
bir hastalıkla mücadele etmek Verb
ichthyosis Noun
gıda zehirlenmesi Noun, Food-Kitchen
hazırlıksız konuşurken hata yapma eğilimi
şap hastalığı: sığır, davar gibi tırnaklı hayvanlarda görülen bulaşıcı hastalık. Ağızda ve ayaklarda
kabarcık ve yaralar belirir, ateş yükselir ve çok defa ölümle sonuçlanır.
Noun
işlevsel hastalık: ilgili dokuda organik değişme görülmediği halde bir organın çalışmasında anormal değişiklik yapan hastalık.
bronşit.
birine bir hastalık aşılamak Verb
hastalıktan korumak Verb
leprosy Noun
bir kimseyi bir hastalıktan iyileştirmek Verb
kalp hastalığı Noun, Medicine
kalıtımsal hastalık
kalıtım yoluyla geçen hastalık
kalıtımsal hastalık
Hodgkin hastalığı: akkan düğümlerinin (lenfa bezlerinin), dalak ve karaciğerin gittikçe büyümesi ve kansızlıkla
beliren tehlikeli hastalık.
Noun
şap hastalığı: sığır, davar gibi tırnaklı hayvanlarda görülen bulaşıcı hastalık. Ağızda ve ayaklarda
kabarcık ve yaralar belirir, ateş yükselir ve çok defa ölümle sonuçlanır.
Noun
foot-and-mouth disease
hookworm ile ayni anlama gelir. kancalı kurt hastalığı, bu solucanın sebep olduğu aşırı kansızlık
şeklinde beliren hastalık.
akciğer zarı hastalığı: yeni doğan bebeklerde (özellikle erken doğanlarda) sık ve güçlükle soluma şeklinde
görülen tehlikeli bir hastalık.
Noun
bir hastalığa karşı muafiyet
iyileşmesi olanaksız hastalık
iş hastalığı: belirli bir sanayi kolunda çalışanlara özgü hastalık.
intaniye Noun
bulaşıcı hastalık Noun
enfeksiyon hastalığı Noun, Medicine
inflamatuar hastalık Noun, Medicine
sinsi hastalık
(sığırlarda) bağırsak veremi:
Mycobacterium paratuberculosis adlı basil sebep olur. Sürekli ishal
sonucu hayvan çok zayıf düşer. Ekseriya öldürücüdür.
Noun
müzmin hastalık Noun, Medicine
deli otu hastalığı: deliotu yiyen at, sığır ve koyunlarda sürekli zehirlenmeden ilerigelen hastalık. Noun
akciğer hastalığı Noun, Medicine
deli dana hastalığı
yöneticilik hastalığı
Ménière hastalığı: kulak çınlaması, sağırlık, başdönmesi, bulantı ve kusma ile beliren kulak hastalığı. Noun
akıl hastalığı
ruh hastalığı
sütlü sayrılık:
Bacillus popillae ve B. lentimorbus bakterilerinin Japon böceği larvalarında sebep olduğu hastalık.
öldürücü hastalık
mosaic ile ayni anlama gelir. bencik hastalığı: bitkilerde bazı virüslerin sebep olduğu sarı-yeşil lekeli hastalık.
at topuğu hastalığı, atların topuk kemiğine arız olan bir hastalık.
tavuk felci: virüslerin sebep olduğu, tavuklarda yumurtlamayı kesen ve piliçlerde felce sebep olan hastalık.
bildirilmesi gerekli hastalık
bildirilmesi zorunlu hastalıklar
bildirimi zorunlu hastalık Noun, Medicine
geçmek bilmeyen
tedavisi zor hastalık
(Br) meslek hastalığı
meslek hastalığı Noun, Law
bir hastalığın başlangıcı
uzvî/örgensel hastalık: bedenin bir organını etkileyen/değiştiren hastalık. functional disease Noun
Parkinson hastalığı, titremeli felç: el ve parmaklarda titreme, kaslarda katılaşma, hareketlerde ve konuşmada
yavaşlama, yüz ifadesinde donukluk şeklinde beliren sinir hastalığı.
Parkinsonism, paralysis agitans, shaking palsy ile ayni anlama gelir.
Noun
psittacosis.
hastalık süresi
periferik vasküler hastalık Noun, Medicine
polikistik böbrek hastalığı Noun, Diseases
Pott hastalığı: tüberkülozdan ileri gelen kemik yangısı. Noun
(Br) iş hastalığı
hastalığın önlenmesi
meslek hastalığı
bir hastalığın ilerlemesi
ilerleyen hastalık
hastalığa tutulmaya eğilimli
piliç ishali: yumurtlama esnasında tavuktan piliçlere geçen
Salmonella pullorum adlı bakterinin
sebep olduğu çok bulaşıcı ve tehlikeli hastalık (yorgunluk, iştahsızlık ve ishal ile belirir).
Noun
piyore, diş eti iltihabı.
nükseden hastalık
solunum yolu hastalığı Noun, Medicine
pyorrhea (2). Noun
bulaşıcı hastalıklı kişileri ayırmak
gümüş hastalığı: yaprakları gümüş rengine döndüren bir bitki hastalığı.
altıncı hastalık Noun, Diseases
toplumsal hastalık, toplumsal temasla geçen hastalık (zührevî hastalıklar gibi).
hastalığın yayılması
yerel olarak başgösteren hastalık
bu hastalığın yayılmaksını önlemek Verb
yönetici hastalığı
bünye hastalığı
hastalıkların önlenmesi için önlemler almak Verb
bir hastalığı uygun tedavi etmemek Verb
Yahudi hastalığı: Doğu Avrupa Yahudilerinde görülen öldürücü irsî çocuk hastalığı. Noun
tiroid hastalığı Noun, Diseases
tiroit hastalığı Noun, Diseases
bir hastalığın nedenlerini araştırmak Verb
meslek hastalığı
hastalığı yayma
hastalık geçirmek Verb
tropikal hastalık
(a) caisson disease, (b) kancalıkurt hastalığı.
Vinsan anjini: basil ve spiral bakterilerin sebep olduğu bir boğaz yangısı.

virus ile ayni anlama gelir. virüs hastalığı, virüslerin sebep olduğu hastalık.
He went down with a virus last week.
meslek hastalığı
patates uru.
wilt ile ayni anlama gelir. (a) bitki yapraklarını sarartıp solduran bir hastalık, (b) tırtıllarda
dokuların sıvılaşmasına yol açan bir virüs hastalığı.
yüncü hastalığı,
Bacillus anthracis sporlarının nefes yollarında meydana getirdiği hastalık. Noun
bulaşıcı hastalık: çiçek vb. gibi eskiden bedende mayalanma sonucu meydana geldiği sanılan hastalık.
hastalığa yol açan uğraş
bir hastalığı pisliğe atfetmek Verb
koroner kalp hastalığı Noun, Medicine
korona virüsü vakası Noun, Virology
korona vakası Noun, Virology
mesleki hastalıklar listesi
bulaşıcı bir hastalığın kökünü kazımak Verb
bir hastalığı zamanında tedavi etmek Verb
Şap Enstitüsü Müdürlüğü Noun, Organizations