partisine birkaç üye daha kazanmak
Verb
çok sayıda, (bir) hayli, … larca.
a good few weeks: haftalarca.
You'll have to wait a good few weeks.
bir hayli, bir çok.
I spent a good few years of my life there.
çok sayıda, (bir) hayli, … larca.
a good few weeks: haftalarca.
You'll have to wait a good few weeks.
birçok, çok sayıda/miktarda, pek çok, bir hayli.
He has quite a few books. I spent quite a few years of my life there.
azınlık, pek az kimse(ler).
The power and wealth are concentrated in the hands of the few.
çok/pek seyrek.
In Nevada the towns are few and far between: Nevadada kasabalar pek seyrektir.
pek nadir, seyrek, kırk yılda bir.
gençlikteki tek tük kaçamak
ancak, … bile değil.
Some workers earn as few as $300 a month: Bazı işçiler ayda ancak 300 dolar kazanıyorlar.
çoğunluğu elde etmek için birkaç oy eksik olmak
Verb
az şeyle yetinen kimse olmak
Verb
bir ziyareti birkaç gün uzatmak
Verb
lüks hayattan epey uzak olmak
Verb
birine bilgi vermek ya da deneyiminden söz etmek
Verb
kırk tarakta bezi olmak
Verb
fazla içmek, (içkiyi) fazla kaçırmak, sarhoş olmak.
Last night we have had a few too many.
birkaç sıyrıkla paçasını kurtardı
birine yardımcı olacak birkaç not yazıvermek
Verb
birkaç gün uzak kalmak
Verb
istasyona birkaç saniye mesafede olmak
Verb
istasyona birkaç saniye mesafede oturmak
Verb
...'enlerin sayısı az değildir.
birkaç lira üstünde durmamak
Verb
(a) az konuşur, suskun.
a man of few words. (b) veciz, özlü.
bazı kusurlar göstermek
Verb
sadece birkaç parça eşyası olmak
Verb
biriyle birkaç gün geçirmek
Verb
derse başlamadan birkaç söz söylemek
Verb
biraz teselli bulmak
Verb
kısa bir konuşma yapmak
Verb
tatil için birkaç kuruş bir araya getirmek
Verb
bir dosta birkaç satır karalamak
Verb
birkaç söz karalamak
Verb
birini birkaç dakika görmek
Verb
birini birkaç dakikalığına görmek
Verb
birkaç dakika kalmak
Verb
soluk almak için işi bırakmak
Verb
çoğunluğu elde etmek için birkaç oyun eksik olması
acele birkaç satır yazmak
Verb