taze, körpe, yaş.
fresh fruit/vegetables. fresh coffee. fresh foot-prints.
en son, yeni gelen, henüz gelmiş/mezun olmuş, çiçeği burnunda.
fresh news. a youngster (just) fresh from school: çiçeği burnunda bir lise mezunu.
yeni.
form fresh friendships: yeni arkadaşlar edinmek.
a fresh approach: yeni bir yaklaşım.
to seek fresh experiences.
ek, ilâve, yeni baştan.
fresh supplies: ek malzeme/erzak.
make a fresh start: yeni baştan başlamak.
(su vb.) tatlı, tuzsuz, iyi.
fresh water: tatlı/iyi su, memba suyu.
fresh butter: tuzsuz tereyağı.
taze, bozulmamış, ekşimemiş, bayatlamamış.
fresh bread. Is the milk still fresh?
taze: konserve vb. değil.
fresh vegetables. fresh tomatoes.
solmamış, körpe, terütaze, taravetli.
as fresh as a daisy: terütaze.
(hava vb.) serin, temiz.
let some fresh air into a room: odayı havalandırmak.
get some fresh air: biraz (temiz) hava almak.
in the fresh of the morning: sabah serinliğinde.
a fresh white shirt: temiz beyaz bir gömlek.
sert, şiddetli, kamçılayan (rüzgâr).
a fresh breeze: serin/tatlısert rüzgâr.
Meteorology
acemi, tecrübesiz.
fresh recruits.
küstah, arsız, yılışık, saygısız, cür'etkâr,
argo sulu.
get/be fresh with someone: (birine)
sulanmak, yılışmak, sarkıntılık yapmak.
(inek) yeni doğurmuş/buzağılamış.
a fresh cow.
canlı, parlak, renkli.
fresh-colored: renkli/sıhhatli (yüz).
fresh complexion: (cilt/yüz)
tazelik, körpelik, taravet.
tazeleş(tir)mek, tazelik vermek, yenile(ş)mek, körpeleş(tir)mek.
taptaze, tertemiz, gıcır gıcır, pırıl pırıl.
bir şeyde acemi olmak
Verb
şehre ilk kez gelmek
Verb
hafızasında hâlâ taze olmak
Verb
tazelenmek tazeleşmek
Verb
belleğinde hâlâ canlı tutmak
Verb
(a) çığır açmak, yepyeni bir şey yapmak /meydana getirmek, yenilik yaratmak, (b) ilk adımını atmak, başlamak.
üniversiteyi yeni bitirmiş olmak
Verb
birini yeni bir kavgaya sokmak
Verb
(hisseler) yeni bir fiyat düşmesine uğramak
Verb
terütaze, sağlıklı ve cevval, iyice dinlenmiş.
He woke up fresh as a daisy after his long sleep.
serinyel: Beaufort ölçeğine göre saatte 63-74 km hızla esen yel.
Noun
yeni itham nedenleri
Noun
bir salgının yeniden patlak vermesi
yangının yeniden alevlenmesi
(US) yeni hisse senetleri
Noun
yeni hisse senetleri
Noun
yeni asker birlikleri
Noun
tatlı su, memba suyu.
Noun
nehir/göl suyu, tuzsuz su.
Noun
tatlı su kaynağı
Noun, Environment-Ecology
(bir kuruma/işe alınan) taze/yeni/genç elemanlar.
birine karşı küstahlık etmek
Verb
satışlara yeni bir teşvikte bulunmak
Verb
bir şeye yeni bir şevk katmak
Verb
biraz hava almaya çıkmak
Verb
yeni bir suç işlenmesi halinde
yeni bir suç vukuunda
Noun
yeni mal tedarikinde bulunmak
Verb
Ekmek, taze pastane ürünleri ve taze kek imalatı (NACE kodu: 10.71)
Noun, Trades-Professions
yeni kimselerle tanışmak
Verb
bir şeye taze bir hava katmak
Verb
askerleri yeniden cesaretlendirmek
Verb
yeni riziko sermayesi bulmak
Verb
hayata karşı yeniden ilgi duymak
Verb
bir konuya yeni ışık tutmak
Verb