genuine

English-Turkish Translation

  1. Adjective sahici, hakikî, öz, hilesiz, taklit veya sahte olmayan.
    a genuine diamond. genuine leather.
  2. Adjective mevsuk, güvenilir, inanılır.
    They seemed nice, genuine fellows.
  3. Adjective samimî, içten, yürekten, riyasız.
    genuine sorrow.
  4. Adjective özbeöz, su katılmamış, halis.
    a genuine Indian.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

prove something to be genuine
bir şeyin sahici olduğunu kanıtlamak Verb
genuine and valid
sahih ve geçerli (yeterli karşılığı olan ve usulüne göre hazırlanmış çekin durumu
genuine article
markalı mal
genuine article
alameti farikalı mal
genuine assets
gerçek aktif
genuine coin
kalp olmayan para
genuine issue of material fact
maddi vakıalara ilişkin önemli ihtilaf Noun, Law
genuine link
gerçek bağ Noun, International Law
genuine pearls
sahici inci
genuine purchaser
ciddi talip
genuine rembrandt
sahici Rembrandt
genuine signature
tahrif edilmemiş imza
genuine signature
gerçekten sahibine ait imza
as a genuine buyer
alıcı gözü ile
palm off something as a genuine article
sahte bir şeyi sahici gibi yutturmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database