kendi yetkisiyle hareket etmek
Verb
bireycilik
Noun, Sociology
sadece bir birey gibi davranmak
Verb
sadece birey olarak hareket etmek
Verb
bir birey olarak ilgilenilen şeyler
Noun
(tek bir kişi adına açılan hesap
kişinin kendine ait dairesi
bireysel başvuru
Noun, Rights-Freedoms
şirket ortağının kişisel serveti
bir şirket ortağının kişisel serveti
(bir şirket ortağının) şahsi borçları
Noun
şahısların bankalarda tutulmayan aktifleri
Noun
kendi başına çalışan girişimci
bireysel muafiyet
Noun, Competition Law
tek başına sergi açan sergi açmak
Verb
bağımsız konaklama yerleri
Noun
gerçek kişilerin gelir vergisi
matrahı tespit edilmiş gelir vergisi
(US) matrahı tespit edilmiş gelir vergisi
bireysel (hayat) sigortası
Noun
bireysel(hayat) sigorta (sı)
bireysel yatırımcı
Noun, Banking
bireysel öğrenme hesabı (Kaynak:
CEDEFOP)
Noun, Education-Training
bireysel yer (yalnızca bir açıkhava reklamının sergilenebileceği yer
bireysel göç
Noun, International Law
münferit tadilat
Noun, Transport
tek başına yolculuk eden kişi
tek parça başına ödenen ücret
her bir ürün için harcanan zaman
(bir işadamının) şahsi malı
(US) kendi başına iş gören işadamı
(US) bir ticaret yerinin tek sahibi
(sigorta) belli bir somut risk için prim takdiri
ikamet hakkı olan gerçek kişi
kişisel hak ve özgürlükler
Noun, Politics-Intl. Relations
bireysel hak ve özgürlükler
Noun, Politics-Intl. Relations
tek başına yapılan sevkıyat
ferdi eğitim
Noun, Education-Training
bireysel başvuru hakkı
Noun, Law
bireysel muafiyetin geri alınması
Noun, Competition Law