chew

  1. (ağızda) çiğneme(k), çiğneyiş, dişleme(k).
    You must chew your food well before you swallow it. The
    puppy has chewed my slipper.
    chew the cud: geviş getirmek.

  2. chew up: ezmek, zedelemek, tahrip etmek.
    The faulty lawn mover chewed up the grass.

  3. chew over: (etraflıca/uzun uzun) düşünmek, düşünüp taşınmak, kafa yormak.
    He chewed the problem
    over in his mind. I'll chew it over for a few days and let you know my opinion.
  4. parçalamak, parça parça etmek.
    like a piece of chewed string
    : k.d. yorgun, bitap, takatsiz, zayıf.
  5. (a) tütün çiğnemek, (b) çiğnem, bir defada çiğnenen tütün.
  6. düşüncelere/tefekküre dalmak.
(a) geviş getirmek, (b)
k.d. derin düşüncelere/tefekküre dalmak, derin derin düşünmek.
başından büyük işe girişmek, yutamayacağı lokmayı ısırmak.
In trying to build a house by himself,
he had bitten off more than he could chew: Tek başına ev yapmaya kalkışmakla başından büyük işe girişti.
sakız çiğnemek Verb
şiddetle azarlamak.
The teacher chewed me out for being late.
konuşmak Verb
üzerinde tartışmak Verb
düşünmek Verb
(a) geviş getirmek, (b)
k.d. derin düşüncelere/tefekküre dalmak, derin derin düşünmek.
çene çalmak, lâkırdı etmek.
We sat there drinking beer and chewing the fat until it was time to go home.
çene çalmak, gevezelik/sohbet etmek.
(a)
Brit. sızıldanmak, şikâyet etmek.
I wish you'd stop chewing the rag and get on with your
work. (b)
ABD çene çalmak, lâkırdı etmek.
azarlamak Verb
fırça çekmek (argo) Verb
çene çalmak, uzun uzadıya konuşmak/münakaşa etmek, dırdır etmek.