altınla tartılacak kadar değerli olmak
Verb
Hollanda altını: ince levhalar haline getirilip altın yaprak yerine kullanılan bakır-kalay-çinko alaşımı.
Noun
yabancı banka kuruluşlarındaki altın rezervi
kaplama altın: pirinç veya başka bir alaşım üzerine kaplanmış ve ağırlığın en az 1/20 sini oluşturan
altın.
rolled gold ile ayni anlama gelir.
Noun
ABD Hazine dairesinde altın rezervinden fazla bulunan altın.
Noun
tabiatte serbest bulunan altın madeni.
Noun
(a) mozaikli altın, kalay sülfür SnS2.: Yaldız ve bronz işlerinde kullanılan altın renginde bir madde.
special drawing rights
Noun
2 ölçü bakırdan oluşan altın alaşımı
altın madalya kazanmak
Verb
altın madeni bulmuş gibi olmak
Verb
altına dayanan, altın esasına göre ayarlanan (fiyat sistemi).
varakçılık: altını döverek ince yaprak haline getirme.
Noun
altın böceği
(Metriona bicolor): gül, sarmaşık vb. ile beslenen parlak sarı renkli böcek.
altına endeksli bono ve tahviller
Noun
(US) altınla ödenebilen tahvil karşılığı
altın para ile ödenecek tahvil
sahte altın külçe: ucuz madenden yapılıp (dolandırmak maksadıyla) dışı yaldızlanarak altına benzetilmiş tuğla biçiminde külçe.
Noun
(aldatmak maksadıyla kıymetli bir şey yerine konulan) sahte cisim.
Noun
altın klozu (borçlunun borcunu altınla ödeyeceğine dair taahhüdü
(a) ABD hazinesince çıkarılan ve Federal hükümette para aktarmak için kullanılan özel banknot, (b) eskiden
altınla değiştirilebilen ABD hazine bonosu.
altına çevrilebilen banknot.
Noun
borçlunun kambiyo rayicine göre
hizmetin karşılığını altın ile ödemesi
altın teminatı (kuvertürü
(a) altın arayıcı, (b)
k.d. fındıkçı: zengin erkeklerden para sızdırmaya çalışan kadın, sırf parası
için zengin erkekle evlenen kadın.
altın tarak makinası
Noun
dust ile ayni anlama gelir. altın tozu.
altın hırsı/humması.
Noun
altın madeni bölgesi.
Noun
altın fiyatlarının tespiti
(Londra) altın fiyatlarının tespiti
altın levha(lar). (altın yapraktan biraz daha kalın olanlar).
gold-foil: altın levhalı.
Noun
(çok ince) altın yaprak/varak/safiha.
gold-leaf: altın yapraklı, altın yapraktan yapılmış.
Noun
servet/refah kaynağı, hazine, zengin kaynak, çok kârlı iş.
His special knowledge made him a gold mine of information. His real-estate business is a gold mine.
Noun
altına çevrilebilen banknot.
Noun
(US) karşılığı altın ile ödenebilecek banknot
altın opsiyonu (gelecekteki bir tarihte belli bir fiyattan altın alıp satma hakkı
altının memleket dışına akışı
altının ülke dışına akışı
altın-düzey: dış ticarette ödemenin altınla yapıldığı zaman zarara uğranılmayan nokta/düzey.
Noun, Economics
altının ergime noktası: 1063°C. Sıcaklık ölçümünde referans olarak kullanılır.
Noun, Physics
altın ihraç ve ithal noktaları (altın esasını kabul eden iki ülke arasındaki ticari işlemlerde yabancı
ülke üzerine düzenlenen ve o ülkede ödenecek po
altın ihraç ve ithal noktaları
Noun
altın primi (kâğıt paranın nominal değerinin düşmesiyle altının yükselmesi ; altının kâğıda göre prim yapması , değerinin artması
altın razervi/stoku/mevcudu: bir ülkenin para değerini korumak için merkez bankasında sakladığı altın miktarı.
Noun
ABD Federal hükümetinin taahhütlerinin teminatı olarak hazinede tuttuğu altın miktarı.
Noun
altına hücum: altın madeni keşfedilen bölgeye halkın kütle halinde göçmesi (1849'da Kaliforniyaya olduğu gibi).
Noun
altın hisse senetleri
Noun
(Br) altın hisse senetleri
Noun
altın esası, altın para kuralı/sistemi: para değerinde altını esas tutma usulü.
go off the gold standard:
altın esasından ayrılmak.
Noun
altın yıldız, şehitlik simgesi: bir aile/kurum fertlerinden birinin harpte öldüğünü göstermek üzere bayrağa
konulan altın renkli yıldız.
Noun
bu memurun görev simgesi olarak daşıdığı yaldızlı çubuk.
Noun
(IMF) altınla ödenecek kısım
altın ayırıcı: yıkayarak altını kumdan ayıran kimse/alet.
Noun