fire

English-Turkish Translation

  1. Noun ateş.
    She's afraid of fire. Put more wood on the fire.
  2. Noun alev, kıvılcım.
  3. Noun yangın.
    fire bucket: yangın (söndürme) kovası.
    fire hazard: yangın tehlikesi çok olan yer.

    fire insurance: yangın sigortası.
    A great fire destroyed the furniture factory.
  4. Noun ocak, soba, yemek pişirmekte kullanılan/sıcaklık veren araç.
    Put the kettle on the fire.
  5. Noun (elmas vb. de) parlaklık, parıltı, ateş/alev gibi parıltılı şey.
    The fire of a diamond. The fire of
    lightning. An insane fire in his eye.
  6. Noun yakıcı ihtiras/tutku, gayret, şevk, tehalük, cezbe, sanat heyecanı, hırs.
    The boy is full of fire and courage.
  7. Noun hayal gücü, zekâ.
  8. Noun yangı, humma, hastalık ateşi, hararet.
  9. Noun azap, işkence, mihnet.
    the fires of persecution.
  10. Noun (ateşle) dağlama, işkence için ateşe atma.
  11. Noun (alkollü içkilerde) sertlik, keskinlik, yakıcılık.
  12. Noun kıvılcım, şerare.
    to strike fire from stones.
  13. Noun (ateşli silahla) ateş etme, ateş.
    to open fire: ateş açmak.
    cease fire: ateş kesmek.
    running
    fire: yaylım ateş.
  14. Noun yıldız vb. gibi parlak cisim.
  15. Noun (a) yağmur: birbiri arkasına dizili olaylar zinciri.
    a fire of questions: soru yağmuru. (b) çatma,
    şiddetli tenkit, sözle hücum.
  16. Noun şimşek, yıldırım.
  17. Verb (silahla) ateş etmek, (silahı) ateşlemek/patlatmak/atmak.
    The police fired at the running criminals.
    He fired his gun at them.
    fire a broadside
    den. borda ateşi açmak, geminin bir tarafındaki bütün toplarla ateş açmak.
  18. Verb yakmak, ateşe vermek, ateşlemek, ateşle dağlamak.
    fire a horse: bir atı dağlamak.
    fire a boiler: kazanı yakmak.
  19. Verb alevlendirmek, tutuşturmak.
  20. Verb pişirmek.
    Bricks are fired to make them hard.
  21. Verb canlandırmak, gayrete getirmek.
  22. Verb ilham/heyecan vermek.
  23. Verb teşvik/tahrik etmek, harekete geçirmek, uyandırmak.
    Stories of adventure fire the imagination. Your
    speech fireed the crowd's admiration.
  24. Verb (dinamit vb.) patlatmak, atmak.
    fire a mine: mayın/lâğım patlatmak.
  25. Verb (işinden) kovmak, azletmek,
    argo sepetlemek.
    Get out! You're fired!
  26. Verb atmak, yağdırmak.
    to fire a stone through the window.
  27. Verb (ateş ederek) püskürtmek, kovmak.
  28. Verb yanmak, alevlenmek, ateş almak, tutuşmak, iştial etmek.
  29. Verb (ateş/alev gibi) parlamak.
    fire up: (a) fayrap etmek, (b) birdenbire kızmak/parlamak.
  30. Verb (arzu, ihtiras vb. ile) tutuşmak, yanmak, heyecanlanmak.
    I was fired with the desire to visit İstanbul.
  31. Verb (silah vb.) atmak, sıkmak.
    to fire a rocket. to fire at a fleeing enemy.
    fire a volley: yaylım ateşi açmak.
  32. Verb (yaprak) sararmak, kızarmak.
  33. Verb (patlamalı motorda yakıt-hava karışımını) ateşlemek, tutuşturmak, iştial ettirmek.
    fire an engine.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

anti-aircraft fire
uçaksavar ateşi Noun, Military
counterfire
karşı ateş Noun, Military
fire away all one's ammunition
bütün mühimmatını kullanmış olmak Verb
fire in one's belt
ikbal hırsı olma
Fire service activities (NACE code: O84.2.5)
İtfaiye hizmetleri (NACE kodu: 84.25) Noun, Trades-Professions
firecrackers
havai fişek Noun
heap coals of fire on one's head
fenalığa karşı iyilik yaparak birini utandırmak/mahcup etmek.
Jean Valjean stole the Bishop's silver,
but the Bishop heaped coals of fire on his head by giving silver to him.
heap coals of fire on someone's head
kötülüğe iyilikle karşılık vererek utandırmak /vicdan azabı çektirmek.
hellfire
cehennem ateşi Noun, Religion-Faith
hold one's fire
ateşini kesmek Verb
insure one's house against fire
evini yangına karşı sigorta ettirmek Verb
insure one's house against fire
evinıyangına karşı sigorta ettirmek Verb
pull someone's chestnuts out of fire
başkası için kendini ateşe atmak, başkasına yardım için belaya girmek.
ardent fire
harlı ateş
area fire
bölge ateşi
back fire
geri tepme
back fire
geri tepmek Verb
battery fire
batarya ateşi
beacon fire
işaret ateşi
blue fire
renkli ateş
blue fire
renkli fişek
brush fire
funda/çalılık yangını. Noun
camp fire
kamp ateşi
catch fire
ateş almak, tutuşmak, alevenmek.
First the paper caught fire and then the sticks.
catching fire
tutuşma
cease fire
ateş kesmek Verb
concentrated fire
toplanmış ateş
cross fire
işaret karışması (bir devredeki telgraf sinyallerinin diğer telgraf veya telefon sinyalleri ile karışması
cross fire
çapraz ateş
dead fire
sönük ateş
deliberate fire
yavaş ateş
direct fire
düz atış
direct fire
doğrudan ateşleme
electric fire
portatif elektrikli soba
enfilade fire
enfilade ile ayni anlama gelir. derinliğine ateş, siper veya asker saffı boyunca ateş.
flank fire
yan ateş
forest fire
orman yangını Noun
gas fire
gaz ocağı
hang fire
(a) (mermi, bomba vb.) geç patlamak, (b) gecik(tiril)mek, ertele(n)mek, geriye/sonraya bırak(ıl)mak,
muallâkta/askıda kalmak.
The new project is hanging fire.
having fire
ateşli
head fire
(US) birdenbire etrafı saran ateş
heating fire
ısıtma ateşi
hell fire
cehennem ateşi
hold fire
eleştirmemek Verb
hold fire
ateş etmemek Verb
hold fire
saldırmamak Verb
hold fire
karşı çıkmamak Verb
hold fire
ateş açmamak Verb
hostile fire
(sigorta) çok hasara sebep olan yangın
incendiary fire
kundakçılıkla çıkan yangın
incendiary fire
önüne geçilemeyecek büyük yangın
intentional fire
kasdi yangın
intentional fire
kasti yangın
large fire
büyük yangın
map fire
plana göre ateş etme
miss fire
(a) (silah, mermi vb.) patlamamak, ateş almamak, (b) başaramamak, başarısızlığa uğramak, isabet ettirememek,
beklenen etkiyi uyandıramamak.
The joke missed fire.
mock fire
atış provası Noun
mock fire
taklit ateş
oil fire
petrol yangını
on fire
(a) tutuşmuş, yanmakta.
be on fire: yanmak.
The house is on fire. (b) ateşli, istekli,
gayretli, şevkli.
get on like a house on fire:: hızla ilerlemek/gelişmek; çok iyi anlaşmak, canciğer olmak.
quick fire
seri atış
raise fire
kundakçılık yapmak Verb
rocket fire
roket ateşi Noun, Military
running fire
sürekli ateş
signal fire
imdat işareti atışı
stand fire
ilk defa ateş hattına girmek Verb
sure- fire
yüzde yüz garantili
to fire
dehlemek (argo) Verb
unfriendly fire
(sigorta) hasar yapan yangın
urge fire
ateşi körüklemek Verb
volley fire
yaylım ateşi
fire adjuster
ateşi tanzim eden
fire ahead
soru sormaya başlamak Verb
fire apparatus
yangın söndürme aleti
fire area
ateş alanı
fire authority
itfaiye müdürlüğü
fire bar
ızgara
fire belt
yangın kemeri
fire blitz
yangın bombası atma
fire bomb
yangın bombası Noun
fire brick
ateş tuğlası
fire brigade
itfaiye
fire call
yangın alarmı
fire certificate
yangına ait polis belgesi
fire company
yangına karşı sigorta şirketi
fire conservancy
yangına karşı korunma
fire curtain
yangın perdesi Noun
fire damage
yangın hasarı
fire damaged
yangından hasar görmüş
fire detector
yangın keşfeden detektör
fire detector
yangınıni haber veren cihaz
fire director
itfaiye müdürü
fire district
yangın bölgesi
fire door
ateşe dayanıklı kapı
fire door
yangın kapısı
fire door
ateşe dayanıklı
fire exit
yangın çıkışı
fire gang
itfaiye ekibi
fire grate
ızgara
fire hazard
yangın tehlikesi
fire hazards
yangın tehlikesi
fire hook
ölçer
fire hydrant
yangın musluğu
fire insurer
yangın sigorta şirketi
fire lane
ağaçların bulunmadığı yol
fire lighter
ateş yakan
fire lock
kontak anahtarı
fire loss
yangın hasarı
fire office
yangın sigorta şirketi
fire party
itfaiye takımı
fire picket
itfaiye karakolu
fire policy
yangın sigorta poliçesi
fire position
ateş mevkii
fire precautions
yangına karşı önlemler Noun
fire prevention
yangın önleme
fire protection
yangından korunma
fire protection
yangına karşı koruma
fire pump
itfaiye tulumbası Noun
fire raid
yangın bombasına tutma
fire raiser
kundakçı
fire raising
kundaklama
fire resistance
yangına dayanıklılık (bir binanın yapısal yönden yangına karşı dayanıklılık ve dolayısıyla yangının yayılmasını
azaltıcı önlem derecesi
fire resistance
yangına dayanıklılık
fire resisting
yangına karşı dayanıklı
fire risk
yangın riski
fire sale
yangından kurtarılmış mallar satışı
fire sb
ekmeğinden etmek Verb
fire sb
sepetlemek Verb
fire station
yangın söndürme mevkii
fire support
ateş desteği
fire surveyor
yangın eksperi (bir bina veya mülkün yangın tehlike derecesini ve yangın sigortası için ödenecek primi saptayan kişi
fire surveyor
yangın eksperi
fire trench
yangın siperi
fire underwriter
yangın sigortacısı
fire walking
ateş üzerinde yürüme
fire warden
(US) itfaiye müdürü
fire waste
yangın hasarı
fire watch
yangın nöbeti
fire watcher
yangın gözcüsü
fire water
sert alkollü içki
fire zone
yangın bölgesi
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. Noun loss
  2. Noun loss
  3. Noun waste
  4. Noun deficiency
  5. Noun wastage
  6. Noun reduction
  7. Noun decrease
  8. Noun deficit
  9. Noun shrinkage
  10. Noun outage
  11. Noun leakage
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

depo firesi
shrinkage of stocks
stok firesi
stock shrinkage
süzülme firesi
leakage
ürün firesi
waste product
doğal fire
natural loss
ticari fire
trade loss
fire oranı
rate of waste
fire payı
ullage
fire payı
leakage allowance
fire payı
waste allowance
fire verme
shrinking
fire vermek
to shrink Verb
fire vermek
to diminish Verb
fire vermek
to be reduced by wastage Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir malda bozulma, dökülme, kuruma gibi ... yüzünden meydana gelen eksilme
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.