gerçekte, hakikatte, görülüyor ki, bu durumda, buna rağmen.
I thought things would get better, but as it is, they are getting worse: İşlerin düzeleceğini zannetmiştim, fakat görülüyor ki büsbütün kötüleşiyor.
I should like to come, but as it is, I cannot: Gelmek isterdim, fakat bu durumda mümkün değil.
Cold as it is, I'll have a swim: Soğuk olsa da (soğuğa rağmen) yüzeceğim.
olduğu gibi, her nasılsa, pek iyi değilse de.
The food, such as it is, is abundant: Yiyecek pek iyi değilse de boldur.
olduğu gibi söylemek, gerçeği anlatmak.
(belgelerle) sabittir, gerçektir.
It is a matter of record that nobody has ever failed this examination.
konusunda mutabık kalındığı varsayılarak
nesnelerin doğası gereği olmak
Verb
(gazete) öğrenildiğine göre
karşılıklı olarak mutabık kalındığı üzere
Hiçbir özelliği yok/Ne olduğu belirsiz.
artık ortada yok, yerinde yeller esiyor.
Benim elimden çıktı, elimde değil.
... için henüz çok erken.
rivayete/söylenildiğine göre
Ha bu, ha öteki; ikisi de aynı, farketmez; ha Ali kel, ha kel Ali.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler.
İstiyorsan senin olsun/Dilediğin zaman senindir.
değersiz, kıymetsiz, beş para etmez, kâğıdı kadar bile değeri yok.
doğru olduğu varsayımına dayanmak
Verb
uzun lafın kısası, …
Noun
acaba gitmeli mi , gitmemeli mi ?
müthiş, muazzam, dehşetli, görülmemiş derecede, hem de nasıl.
“Isn't it very cold today?” “Is it ever!” “Bu gün çok soğuk, değil mi?” “Hem de nasıl!”
Is it ever big! Amma da büyük ha!
hastalık, bilhassa iltihap/yangı bildirir:
bronchitis, peritonitis, gastritis, neuritis.
-
itises: “ … hastalığı, -den ilerigelen hastalık”:
vacationitis.
düşkünlük/iptilâ belirtir:
televisionitis.
müstait, meyyal, mütemayil:
accidentitis.
aşırı taraftarlık:
educationitis.
“-lik, bir niteliğe fazlasıyla sahip olma”:
big-businessitis: büyük iş adamlığı.
?: Neye yarar?
What's cooking?: Ne haber? Ne var ne yok?
What for?: Ne için? Ne biçim?
what did he do that for? Bunu niçin yaptı?
What about: Ne dersiniz? ne buyurulur?ne olacak?
What about a game of tennis? Tenis oynayalım mı, ne dersiniz?
What about the others: Ya ötekiler ne olacak?
what next? Bundan sonra ne var?
what next!: Daha neler!
Well, what of it: Olsun, ne çıkar? Ne fark eder? Vız gelir!
I'll show you what's what! Dünyanın kaç bucak olduğunu sana gösteririm.
what though we are poor: Fakirsek ne çıkar?
what-d'ye call-'em/-him/-her/-it: adı ne idi? (Adı hatırlanmaya bir şeyi/kimseyi anlatırken kullanılır).
I saw Mr. what-him: Şeyi gördüm.
what chamacallit
k.d. şey, zırıltı, zımbırtı.
No matter what : Ne olursa olsun.
What's with him:
argo nesi var? Ona ne oluyor?
(Do you) know what? Haberin var mı? Biliyor musun?
what's it to you? Sana ne?
Nedir?
Sentence, Language-Literature