parasını işletmeden tutmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yalan söyleyerek gözden düşmek/başkalarının güvenini kaybetmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        korkunç yalanlar söylemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çok yalan söylemek, korkunç yalanlar söylemek. 
 He's lying in his teeth: Baştanbaşa/hep yalan söylüyor. 
 (İşi gücü yalan dolan!).
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        görev kapsamı dışında olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        fütursuzca yalan söylemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        açık açık yalan söylemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kasten/göz göre göre yalan söylemek. 
 They are lying in their teeth.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birini yalanlarla yanlış yola sevk etmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        büyük yalan: bir yolsuzluğu örtmek için propaganda amaciyle uydurulmuş iddia.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        uzun uzun düşünülerek karar verilen yalan
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yalanı allayıp pullamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yalancılıkla suçlamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        meseleyi kurcalama, işleri kendi haline bırak, uyuyan yılanı uyandırma.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Uyuyan yılanı uyandırma/işi kurcalama/oluruna bırak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        işi oluruna bırakmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ! Uyuyan köpeğin (yılanın) kuyruğuna basma!
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gemi pusulasında veya seyrüsefer aletinde geminin gittiği yönü gösteren işaret.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) bir köşeye atılmak, meydanda kalmak, ötede beride/darmadağınık durmak. 
 The bottles and knives  were left lying around overnight. (b) tembellik/haytalık yapmak, hiçbir iş yapmamak.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birine karşı dava açılmış durumda bulunmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        rüzgâr nedeniyle yatmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kıyıya paralel gitmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin merhametine kalmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (para) bankada yatmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (para) bankada olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        temeli olmak, temel unsuru olmak, en önemli parçası olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        masanın üzerinde olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        temeli olmak, temel unsuru olmak, en önemli parçası olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ...'in kaynağında yatmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ...'in temelinde yatmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ...'in arkasında yatmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ...'in kökünde yatmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ...'in ardında yatmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ...'in kökeninde yatmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (bir şeyin) sebebi olmak. 
 It's this kind of irresponsibility that lay behind the crisis.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) ara/mola vermek, (işi/faaliyeti) geçici olarak durdurmak, (b) bir köşeye atılmak, işe yaramamak, 
 âtıl kalmak, (c) (ilerdeki ihtiyaç için) bir kenarda durmak.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gizlenmek, saklanmak, kendini göstermemek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yalan göstermeci: nabız atışını ölçerek bir kimsenin sorulanlara verdiği yanıtların doğru veya yanlış olduğunu gösteren alet.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        uyur durumda bulunmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        boylu boyuna yere yatmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (işi) savsaklamak, yan çizmek, atlatmak, görevden kaçınmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) boş/ekinsiz kalmak, (b) verimsiz/âtıl durmak, bir işe yaramamak. 
 Bonds lying fallow in a safety deposit box.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        vicdanı muazzep olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin içine oturmuş olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kullanılmadan bankada yatmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) loğusa olmak, loğusa yatağında yatmak, (b) 
 Brit. (sabahleyin) yataktan geç kalkmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        mütevazı hayat sürmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (emlak) sahipsiz olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        belgesiz devredilebilir olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ancak belgelere dayanarak devir ve temlik edilebilir olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        harabe halinde olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin uzmanlığı içine girmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (cenaze) resmî bir yere halk tarafından ziyaret edilmek üzere konulmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (büyük bir zatın cenazesi) herkesin görmesi için tabut içinde yatmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        avukat gibi (daima) yalan söylemek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hiç utanmadan yalan söylemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hiç yüzü kızarmadan yalan söylemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (birinin) gözünün içine baka baka yalan söylemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) saklanmak, gizlenmek, (b) maksadını/niyetini saklamak/gizli tutmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) gizlenmek, saklanmak, gözden uzak durmak. 
 He had to lie low for a while. (b) niyetini/maksadını 
 gizlemek/saklamak/belli etmemek, susup beklemek.
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        alargada/açıkta yatmak, kıyıdan veya başka gemiden uzak durmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin elinde olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        masanın üzerinde durmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yalan söyleyerek başını belaya sokmak/beladan sıyrılmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yalan söyleyerek zor bir durumdan kurtulmak. 
 He tried to lie his way out of it: Yalan söyleyerek 
 işin içinden sıyrılmak istedi. 
 He lied his way into the job: Yalan dolan ile işe girdi.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        saldırılara açık bulunmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yalan söyleyerek bir işten sıyrılıvermek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin faaliyet alanı dışında kalmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) ertelenmek, tehir edilmek, sonraya bırakılmak, (b) askıda/muallâkta kalmak, (c) bir yana yatmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hiç yüzü kızarmadan yalan söylemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hiç utanmadan yalan söylemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (birinin) gözünün içine baka baka yalan söylemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (yol) ormandan geçmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        geminin başını rüzgâra çevirip durmak, orsa alabanda eğlendirmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hırsızlıkla suçlamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ölüm hükmü giymiş olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir yükümlülük altında olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ehliyetsiz durumda olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        cinayetle suçlamamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) (hasta) yatmak, yatakta kalmak. 
 Take this pill and lie up for a while.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) görevi/işi olmak, (yetki/sorumluluk bir kimseye) ait olmak. 
 The decision lies with him: Karar 
 ona aittir/onun elindedir. 
 It lies with you to decide: Karar vermek sana aittir. 
 The burden of proof lies with the accuser: İspatlamak sorumluluğu davacıya aittir. (b) 
 esk. birisi ile yatmak, cinsî münasebette bulunmak.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin elinde olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin yetkisi dahilinde bulunmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        demirli/demirlemiş olmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir önergeyi arka plana atmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kanun tasarısını sürüncemede bırakmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir önergenin ertelenmesine izin vermek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gerçek olmadığını göstermek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) birisini yalancılıkla itham etmek, yalanlamak, tekzip etmek, (b) yalancı(lığını meydana) çıkarmak, 
 yalanlamak, yalan olduğunu ispat etmek/göstermek.
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin mesleği kapsamı içinde olmamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin maddi olanağı dahilinde olmamak
                        
Verb