mirror

  1. yansıtıcı yüzey, aynaya benzer parlak şey.
  2. sadık temsilci, bir şeyi olduğu gibi/değiştirmeden gösteren/yansıtan şey, ayna.
    This newspaper claims
    to be the mirror of public opinion (= claims to express what people are really thinking).
  3. örnek, simge, timsal, model, numune.
    That knight was a mirror of chivalry.
  4. yansıtmak, aksettirmek, ayna gibi göstermek.
    The still water mirrored the trees along the bank.
  5. olduğu gibi göstermek, gerçeğe uygun şekilde anlatmak, gerçeği yansıtmak.
    The book mirrored modern life in Canada.
çağdaşlarının aynası olmak Verb
otomobil aynası Noun
yuvarlak dışbükey süslü ayna.
içbükey ayna
içbükey ayna
dev aynası Noun
eğlence aynası Noun
şekil ve biçimleri değiştiren ayna
yan ayna Transport
elektrikli ve ısıtmalı ayna Noun, Transport
arabanın yan aynası Noun
lunapark aynası Noun
idikiz aynası Noun, Transport
gaipten haber veren ayna
dev aynası Noun
fiyat aynası Noun
(oto) dikiz aynası. Noun
dikiz aynası.
vanity mirror: tuvalet aynası.
(oto) dikiz aynası. Noun
yan ayna Noun, Transport
oymalı cam
duvar aynası Noun
otomobil dış arka aynası Noun
ayna gibi cila
görüntü, aynadaki görünüş/imge/hayal.
ters imge
aynalı objektif Noun, Photography
ayna nöron Noun, Anatomy
ters baskı Information Technology
sinema filmi ya da televizyonda görüntünün yansıyan bir yüzeyden çekimi
ayna simetrisi
ayna dişli
(aynada görüldüğü gibi) ters yazı.
modayı aynen yansıtmak Verb
moda aynası olmak Verb