yarısı bile değil. And that's not half of it = I haven't told you the half of it: Bu söylediklerim
daha yarısı bile değil (Daha neler var neler!). to make a good start is half the battle: İyi başlanmış iş yarı başarılmış sayılır.
(a) asla, kat'iyen, pek … değil, hiç de … değil. not half bad: hiç de fena değil. not half
good enough: asla iyi değil. The food's not half bad: Yemek hiç de fena değil. (b) yarısı bile değil, (c) hem de nasıl, pek çok, ziyadesiyle. “Did you like it?” “Not half!”: “Hoşuna gitti mi?” “Hem de nasıl!”. He didn't half swear: Öyle bir küfretti ki! I didn't half like it: Çok hoşuma gitti. It isn't half windy today: Bügün çok fırtına var.