uygun fırsatı beklemek
Verb
fırsattan istifade etmek
Verb
bir fırsatı değerlendirememek
Verb
birine bir imkân sağlamak
Verb
birine bir fırsat vermek
Verb
birine bir olanak tanımak
Verb
birine bir olanak sağlamak
Verb
birine bir fırsat tanımak
Verb
birine bir imkân tanımak
Verb
birine fırsat vermek
Verb
bir fırsattan istifade etmek
Verb
bir fırsattan yararlanmak
Verb
her fırsattan yararlanmak
Verb
iş imkanı
Noun, Management
kariyer fırsatı
Noun, Human Resources
bir fırsatı kullanmak
Verb
istihdam imkanı
Noun, Employment
bir fırsatı yakalamak
Verb
bir fırsattan yararlanmak
Verb
iş imkanı
Noun, Employment
bir fırsatı kaçırmamak
Verb
Arkansas (takma adı).
Noun
bir fırsatı yakalamak
Verb
bir fırsattan yararlanmak
Verb
bir fırsattan iyi yararlanmak
Verb
bir fırsattan azami yararlanmak
Verb
bir fırsatı kaçırmak
Verb
bir fırsatı kaçırmak
Verb
fırsatı elden kaçırmak
Verb
hayatta insanın eline bir kez geçecek fırsat
hayatta insanın eline bir kez geçen fırsat
bir fırsatı kaçırmak
Verb
fırsatı elinden kaçırmak
Verb
bir fırsattan istifade etmek
Verb
iyi bir fırsat kaçırmak
Verb
bir fırsatı boşa harcamak
Verb
bir fırsattan yararlanmak
Verb
bir fırsattan yararlanmak
Verb
bu meblağ o binanın fırsat maliyetidir
diyelim haftada 500 dolara kiraya verdiğinde
bir şirketin depolama yeri olarak kullandığı bir binası vardır
bir aktifi (örneğin , makineler) bir başka amaçla kullanmanın maliyeti
fırsat maliyeti
Noun, Competition Law
sermayenin fırsat maliyeti
Noun
sermayenin fırsat maliyeti (şirket içinde fonların etkin bir biçimde kullanılması sonucu beklenen kâr oranı
kişinin almaktan vazgeçtiği bir şeyin maliyeti
alternatif giderler (şimdiki mal , hizmet ya da kapasite başka bir kullanıma tahsis edilmiş olsaydı azami
bir alternatif kâr elde edilmiş olunabilirdi
bir reklamın duyulması ya da görülmesi beklentisi
demografik fırsat penceresi
Noun, Demography
ayrıcalıksız işveren: işçiler veya adayları arasında ırk, renk, din, cinsiyet, milliyet farkı gözetmeden
hepsine eşit haklar tanıyan işveren.
her çeşit insanla temasa geçme fırsatı olmak
Verb
her çeşit insanla temasa geçme fırsatı olmak
Verb
bir fırsatı elden kaçırmak
Verb
bir fırsatı kaçırmak
Verb
birine bir fırsat yaratmak
Verb
birine bir şey yapması için fırsat vermek
Verb
birine fırsat sağlamak
Verb
ne imkân varsa faydalanmak
Verb
(bir şey yapmak için) fırsattan yararlanmak, fırsatı kaçırmamak.
They availed themselves of the opportunity to hear a fine concert free of charge: Güzel bir konseri bedava dinlemek fırsatını kaçırmadılar.