outline

  1. çevre-çizgi, dış hatlar, sınır çizgisi.
    We saw the outlines of the mountains against the evening sky.
  2. taslak, kroki, ana çizgileriyle yapılmış resim/harita/plan.
    Make an outline before trying to write
    a composition.
    in outline: kabataslak.
  3. özet, bir kitabın/raporun/projenin) anahatları/en önemli kısımları.
    an outline of history.
  4. taslağını çizmek.
  5. ana hatlariyle belirtmek/izah etmek, özetlemek.
kabataslak
dış çizgi Information Technology
bir vekâletnamedeki bir yetkinin sınırlarını çizmek Verb
çerçeve anlaşması
umumi harita
bir konferansın taslağı
bir konuşmanın taslağı
bir dersin taslağı
ekonomi tarihinin ana çizgileri Noun
bir arabanın zarif çizgileri Noun
bir planın genel çizgileri Noun
Yerel Yönetimler ve Yerel Topluluklar Arasında Sınırötesi İşbirliği Çerçeve Sözleşmesi Proper Name, Law
Belirli Bir Bölgeye Ait Topluluklar Veya Hükümetler Arasında Sınır Ötesi İşbirliğine Dair Taslak Avrupa Sözleşmesi Noun, International Law