plant

English-Turkish Translation

  1. bitki, nebat.
    A tree is a plant.
  2. ot.
  3. fide, fidan.
    The farmer set out 100 pepper plants.
  4. yapımevi, fabrika, atelye, imalâthane.
    a manufacturing plant. There is a textile plant in Bursa.
  5. donanım, teçhizat, tesisat, makineler.
    The heating plant for a home. We're getting some new plant for our factory.
  6. (bir kuruma ait) bina, arazi ve teçhizat.
    The sprawling plant of the university. a college plant.
  7. şakşakçı, sahnedekileri alkışlamaya teşvik için seyirciler arasına katılan kimse.
  8. seyirciler arasında oturup role katılan oyuncu.
  9. hikâyede önemsiz gibi görünüp sonradan etkisini gösteren kısım.
  10. hile, oyun, tuzak, dolandırıcılık, aldatma.
  11. dikmek.
    to plant a tree: ağaç dikmek.
    plant out: fideleri saksıdan çıkarıp toprağa dikmek.

    plant oneself: dikilmek.
    plant oneself in front of someone: birisinin karşısına dikilmek.
  12. (tohum) ekmek.
    to plant a field with corn: tarlaya mısır ekmek.
  13. (fikir, ilke, ögreti vb.) tohumlarını atmak, aşılamak, telkin etmek.
    to plant a love for learning
    in growing children: yetişen çocuklara öğrenme sevgisi aşılamak.
  14. (bir ülkeye yeni bir hayvan neslini) getirmek, yetiştirmek, üretmek.
  15. (balık üretmek için denize/nehire/göle) balık yumurtası veya küçük balık atmak.
  16. istiridye yatağı yapmak.
  17. (yere) çakmak, dikmek.
    to plant posts: kazık çakmak.
  18. (gizlice) koymak, yerleştirmek.
  19. (kuvvetle tokat/yumruk vb.) indirmek, aşketmek, yapıştırmak, (bıçak) saplamak, (öpücük) kondurmak.
    plant
    a blow: bir darbe indirmek.
    He planted a knife in her back: Sırtına bıçağı sapladı.
  20. mevzilendirmek, gizlice sokmak/yerleştirmek.
    to plant spies. His supporters had been planted in the crowd to applaud him.
  21. yerleştirmek, yerini tespit etmek.
  22. tesis etmek, kurmak, temelini atmak.
    to plant a city/a colony.
  23. konutlandırmak, iskân etmek, yerleştirmek.
  24. (aldatmak/yanıltmak/asıl maksadı gizlemek için) bir yere (suç delili vb.) yerleştirmek.
    The evidence was planted.
  25. saklamak, gizlemek, gömmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

crushing, screening and washing plant
kırma-yıkama-eleme tesisi Noun, Mining
keep a union out of one's plant
bir sendikayı işletmesinden uzak tutmak Verb
keep a union out of one's plant
sendikayı işletmesinden uzak tutmak Verb
Plant propagation (NACE code: A1.3)
Dikim için bitki yetiştirilmesi (NACE kodu: 01.3) Noun, Trades-Professions
Plant propagation (NACE code: A1.3.0)
Dikim için bitki yetiştirilmesi (NACE kodu: 01.30) Noun, Trades-Professions
armament plant
silah fabrikası Noun
armaments plant
(Br) silah fabrikası Noun
assembly plant
silah fabrikası Noun
assembly plant
montaj fabrikası Noun
assembly-line plant
montaj fabrikası Noun
auto plant
otomobil fabrikası Noun
automotive plant
otomotiv fabrikası Noun
bodymaking plant
karoser fabrikası Noun
branch plant
fabrika şubesi Noun
branch plant
şube tesisleri Noun
car plant
otomobil fabrikası Noun
clarification plant
tasfiye (filtraj) tesisatı
cogen plant
kojenerasyon santrali Noun
company plant
şirket tesisleri Noun
competing plant
rakip tesis
concrete plant
beton santrali
concrete plant
beton santralı
conveying plant
taşıma tezgâhı
cooling plant
soğutma merkezi
cooling plant
soğutma tesisi
crushing plant
konkasör Noun
electric plant
elektrik santralı
electric plant
elektrik fabrikası Noun
factory plant
şantiye
factory plant
atölye
feeder plant
ikmal tesisleri Noun
finishing plant
perdahlama tesisleri Noun
finishing plant
mükemmelleştirme tesisi
full-automated plant
tam otomasyona geçmiş fabrika
fully-automated plant
tam otomasyona geçmiş fabrika
garbage plant
(US) çöp değerlendirme tesisi
gas plant
havagazı fabrikası Noun
gas plant
gazhane
generating plant
elektrik fabrikası Noun
government-furnished plant
hükümet tarafından donatılan fabrika
government-operated plant
hükümet tarafından işletilen fabrika
hauling plant
taşıyıcı düzeni
hauling plant
(maden ocağı) taşıma tesisatı
heating plant
kalorifer tesisatı
heating plant
ısıtma tesisatı
heating plant
kalorifer dairesi
heating plant
ısıtma merkezi
hemp plant
kenevir
hemp plant
kendir
high-cost plant
sermaye yoğun işletme
hydroelectric plant
hidroelektrik santral Noun
hydroelectric plant
hidroelektrik santrali (HES) Noun
idle plant
çalışmayan fabrika
idle plant
atıl işletme aktifleri Noun
in plant
büro içi
in- plant
(US) fabrika içi
indoor plant
süs bitkisi
industrial plant
sanayi tesisleri Noun
industrial plant
sınai tesis
industrial plant
fabrika
industrial plant
endüstri tesisi, sanayi tesisi
light plant
aydınlatma fabrikası Noun
lighting plant
aydınlatma fabrikası Noun
loading plant
yükleme tesisleri Noun
low-cost plant
ucuza çalışan işletme
low-wage plant
ücret seviyeleri düşük işletme
manufacturing plant
üretim tesisi
medicinal plant
şifalı ot
middle-sized plant
orta boydaki işletme
model plant
örnek fabrika
model plant
örnek işletme
motorcycle plant
motosiklet fabrikası Noun
motorcyle plant
motosiklet fabrikası Noun
movable plant
menkul makine parkı
newspaper plant
gazete fabrikası Noun
nuclear plant
nükleer santral
nursing plant
fide
ordnance plant
cephane fabrikası Noun, Military
out-of-date plant
modası geçmiş tesis
outside plant
erişim şebekesi Noun
pilot plant
pilot tesis
pilot plant
örnek fabrika
pipe plant
boru fabrikası Noun
pot plant
saksı bitkisi
production plant
üretim tesisi
refrigerating plant
soğutma tesisi
rendering plant
yağhane
research plant
araştırma tesisi
rival plant
rakip tesis
rolling plant
haddehane
smelting plant
tasfiyehane
steel plant
çelik fabrikası Noun
subsidiary plant
yan tesis
tire plant
lastik fabrikası Noun
truck plant
(US) kamyon fabrikası Noun
tyre plant
araba lastiği fabrikası Noun
unionized plant
sendikaya bağlı işletme
useful plant
faydalı bitki
war plant
silah fabrikası Noun
working plant
işletme tesisatı
young plant
fidan
plant account
fabrika hesabı
plant assets
fabrika aktifleri Noun
plant breeder
ıslahçı Noun, Agriculture
plant breeding
bitki yetiştirme
plant capacity
fabrika kapasitesi
plant committee
fabrika kurulu
plant conditions
fabrika koşulları Noun
plant construction
fabrika inşaat giderleri Noun
plant controller
fabrika müfettişi
plant costs
işletme giderleri Noun
plant deficiency
işletme zararı
plant equipment
fabrika teçhizatı
plant estimates
fabrika tahminleri Noun
plant estimates
fabrika bütçesi
plant expansion
fabrika bina inşaatı tevsii
plant extension
fabrika tevsii
plant facilities
fabrika tesisleri Noun
plant gate
fabrika giriş kapısı
plant ground
fabrika sahası Noun
plant grounds
fabrika sahası Noun
plant health
bitki sağlığı
plant inspection
fabrika teftişi
plant inventory
fabrika stoku
plant inventory
fabrika envanteri
plant investment
fabrika yatırımı
plant job
fabrika işi
plant layout
fabrika planı
plant leasing
bütün fabrika tesislerinin kiralanması
plant leasing
fabrika kiralama
plant ledger
fabrika büyük defteri
plant location
fabrikanın yeri
plant magazine
fabrika personeli dergisi
plant maintenance
(US) tesis bakımı
plant management
(US) tesis müdürlüğü
plant manager
(US) tesisi müdürü
plant oneself
dikilmek
plant operation
tesis işletmesi
plant operations
tesis işletmesi
plant operator
bir üretim tesisini yöneten kişi
plant operator
açıkhava reklamı yerleri olan ve bunların bakımını yapan bir şirket
plant physician
fabrika doktoru
plant premises
fabrika binası Noun
plant price
fabrika fiyatı
plant processing
fabrikada işleme
plant processing
fabrika da işleme
plant productivity
fabrikanın verimliliği
plant productivity
tesisin verimliliği
plant protection
bitkilerin korunması
plant rationalization
fabrikanın rasyonel duruma getirilmesi
plant records
fabrika arşivi
plant records
fabrika evrakları Noun
plant register
bir şirketin sahibi olduğu tesisin ayrıntılarını gösteren kütük defteri
plant regulations
fabrika nizamnamesi
plant rules
fabrika nizamnamesi
plant rules
fabrika kuralları Noun
plant security
(US) fabrika güvenliği
plant security
fabrika güvenliği
plant shopper
fabrika için malzeme satın alan kişi
plant shutdown
fabrikanın kapanması
plant shut-down
fabrikanın kapanması
plant site
fabrika arazisi
plant someone
birini yerleştirmek Verb
plant someone
birini gizlice görevlendirmek Verb
plant space
fabrika arazisi
plant species
bitki türleri Noun
plant superintendent
(US) fabrika müfettişi
plant suspicion
şüphelendirmek Verb
plant suspicion
kuşku tohumları ekmek Verb
plant suspicion
şüpheye düşürmek Verb
plant tour
fabrika turu
plant training
fabrika stajı
plant utilization
tesisin kapasite kullanım oranı
plant value
fabrika değeri
plant visit
fabrika ziyareti
English-Turkish phrases from Zargan's own database