power

English-Turkish Translation

  1. Noun, Mathematics üs
  2. Noun erk
  3. Noun, Physics güç
  4. Noun, Mathematics kuvvet
  5. yetenek, kabiliyet.
    Man is the only animal that has the power of speech.
  6. (siyasî/millî) iktidar.
    party in power: iktidar partisi.
  7. kuvvet, kudret, metanet, mukavemet, sağlamlık, derman, takat, dayanma gücü.
    I did everything in my
    power: Elimden gelen her şeyi yaptım.
    It is beyond my power: Gücüm yetmez/elimde değil.
    More power to your elbow
    k.d. Allah kuvvetini artırsın.
  8. hükmetme, hüküm, hakimiyet, hakim olma, etki(leme), tesir (etme).
    power over a person: bir kimseye
    hükmedebilme.
    power over men's mind.
  9. erk, iktidar, nüfuz, hükümet (idaresi).
    come into power: iktidara/iş başına geçmek.
  10. yasal güç, kamu kuvveti.
  11. yetki, salâhiyet.
    power of life and death: idam etme veya af yetkisi.
    Parliament has the power
    to declare war: Harp ilân etme yetkisi Meclisindir.
    The powers of the President.
  12. vekâlet(name), bir başkası adına bir işi yapma yetkisi.
  13. iktidar/yetki sahibi kişi.
  14. güçlü devlet, milletlerarası nüfuz ve yetkisi olan devlet/millet.
    The great powers held an international conference.
  15. askerî kuvvet.

  16. powers: ilâhî güç, kudreti ilâhî.
    The heavenly powers.
  17. çok (sayı/miktar).
    Your visit did me a power of good: Ziyaretin beni çok memnun etti.
    He made
    a power of money: Çok para kazandı.
  18. Physics (a) güç, takat, birim zamanda yapılan iş veya verilen enerji. Simgesi:
    P. (b) işin zamana göre türevi.
  19. mekanik güç, makine gücü.
  20. (belirli türde mekanik/fizik) güç.
    hydroelectric power.
  21. enerji, kuvvet, güç.
    The door slammed shut, seemingly under its own power.
  22. Mathematics üs, kuvvet: bir sayının kendisiyle birkaç defa çarpılmasından elde edilen sayı.
    The third power of 2 is 8.
  23. (a) mikroskobun büyütme gücü, (b) merceğin odak uzaklığının tersi.
  24. enerji/güç vermek, (bir makinenin/cihazın çalışması için) gerekli gücü sağlamak, beslemek, tağdiye etmek,
    güç kaynağına bağlamak, elektrik cereyanı vermek, motorla işletmek.
    power down/up: gücünü azaltmak/artırmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

act in excess of one's power
yetkisi dışına çıkmak Verb
be at the height of one's power
gücünün doruğunda olmak Verb
do everything in one's power (to ...)
(... için) elinden gelen herşeyi yapmak Verb
do everything in one's power (to ...)
(... için) yapabileceği herşeyi yapmak Verb
do everything in one's power (to ...)
(... için) ne gerekiyorsa yapmak Verb
Electric power generation, transmission and distribution (NACE code: D35.1)
Elektrik enerjisinin üretimi, iletimi ve dağıtımı (NACE kodu: 35.1) Noun, Trades-Professions
exercise one's power (of attorney)
(vekillik) yetkisini kullanmak Verb
extend one's power
yetkisini genişletmek Verb
foreign powers
dış mihraklar Noun, Politics-Intl. Relations
foreign powers
dış güçler Noun, Politics-Intl. Relations
foreign powers
dış odaklar Noun, Politics-Intl. Relations
general power of attorney
genel vekaletname Noun, Law
Great Powers
Büyük Güçler Proper Name, Politics-Intl. Relations
have reached the zenith of one's power
kudretinin şahikasına (doruğuna) çıkmış olmak Verb
have reached the zenith of one's power
iktidarın doruğuna ulaşmış olmak Verb
lose one's position as a great power
büyük bir kudret olmaktan çıkmak Verb
Manufacture of fluid power equipment (NACE code: C28.1.2)
Akışkan gücü ile çalışan ekipmanların imalatı (NACE kodu: 28.12) Noun, Trades-Professions
planned power outage
planlı kesinti, planlı elektrik kesintisi Noun, Energy-Resources
power groups
güç odakları Noun
powerpack
güç grubu Noun
separation of powers
kuvvetler ayrılığı Noun, Law
special power of attorney
özel vekaletname Noun, Law
stretch one's power
yetkisini aşmak Verb
take one's power from the mains
şebekeden akımı kesmek Verb
top of one's power
gücünün doruğunda
unplanned power outage
plansız kesinti, plansız elektrik kesintisi Noun, Energy-Resources
absolute power
tam yetki
absolute power
mutlak iktidar
absolute power
mutlak salahiyet
absolute power
mutlak yetki
adjudicatory power
yargı yetkisi
administrative power
idari yetki
air power
hava gücü
attractive power
cazibe kuvveti
available power
eldeki güç
banking power
ihtiyat fazlalığı ile ölçülen bir bankanın yatırım gücü
bargaining power
pazarlık yetkisi
borrowing power
kredi alabilme kapasitesi
borrowing power
şirket yöneticilerine tanınan ve sözleşmedeki sınırlar içinde ödünç para alma yetkisi
borrowing power
(müdürün) kredi alma yetkisi
borrowing power
bir şirketin ana sözleşmesindeki amaçlardan biri uyarınca
brain power
kafa gücü
breaking power
fren gücü
cartel power
kartel kuvveti
central power
merkezi iktidar
collateral power
tali
collecting power
tahsil etme yetkisi
collective power
ortak yetki
constituent power
yeni anayasa teklif etme veya kabul etme veya eskisini tadil etme yetkisi
consular power
konsolosluk yetkisi
consuming power
gücü
consuming power
tüketim kapasitesi
consuming power
tüketici gücü
delegate power
yetki vermek Verb
delivery power
teslim olanağı
detaining power
tutuklama yetkisi
deterrent power
caydırıcı kuvvet
dictatorial power
diktatörlük iktidarı
disciplinary power
disiplin uygulayıcı güçler
display power
gücünü göstermek Verb
disposing power
tasarrufta bulunma yetkisi
driving power
itme gücü
driving power
muharrik kuvvet
electric power
elektrik gücü
engine power
motor gücü Noun, Transport
exclusive power
münhasır salahiyet
executive power
yürütme organı
executive power
icrai kuvvet
exercise power
yetki kullanmak Verb
express power
sarih olarak belirtilmiş yetki
financial power
mali iktidar
flower power
hipi felsefesi
fly power
(hisse sertifikası) beyaz ciro
foreign power
yabancı güç
full power
trial tamyol deneyi
generate power
enerji elde etmek Verb
generate power
enerji üretmek Verb
heating power
ısıtma gücü
hydroelectric power
hidroelektrik kuvvet
imaginative power
hayal gücü
implied power
zımni yetki
injunctive power
ihtiyati tedbir talep etme yetkisi
judicial power
yargı yetkisi
judicial power
kaza kuvveti
judicial power
adli yetki
judiciary power
hâkimlik yetkisi
land power
kara kuvveti
legislative power
teşrii kuvvet
lending power
kredi potansiyeli
lending power
borç verme yetkisi
market power
piyasaya hâkim olma kuvveti
memory power
bellek gücü
mental power
meleke
ministerial power
bakanlık yetkisi
money power
paranın gücü
moving power
muharrik kuvvet
naval power
deniz gücü
negotiating power
müzakere de bulunma yetkisi
non-discretionary power
bağlı yetki Noun, Law
occupying power
işgal kuvveti
permissive power
izin verici güç
permissive power
izin zni verici güç
plenary power
tam yetki
producer power
üretim kapasitesi
producing power
üretim kapasitesi
proxy power
vekâlet yetkisi
public power
bir devlet memuruna devlet tarafından verilen yetki
punitive power
cezalandırma yetkisi
purchase power
satın alma gücü
purchasing power
satın alma gücü
purchasing power
alım gücü
purchasing power
satınalma gücü
purchasing power
iştira kuvveti
sales power
satış güçlülüğü (kendine eşit sayılabilecek rakiplerle kıyaslandığında , bir şirketin satış örgütünün
büyüklüğü ve piyasadaki başarısının ölçümü
sea power
deniz gücü
seizure power
iktidarı ele geçirme
selling power
satış gücü
signatory power
imza sahibi güç
signing power
imza yetkisi
special power
özel güç
spending power
harcama yapma yetkisi
staying power
sağlamlık
staying power
dayanma gücü
stock power
hisse senedi alma vekâletnamesi
supreme power
devlet otoritesi
take power
iktidarı ele geçirmek Verb
taxing power
zorlama
taxing power
(US) vergilendirme yetkisi
testamentary power
vasiyetname yetkisi
traction power
çekme kuvveti
transmitting power
yayın gücü
vesting power
yetki verilmesi
vicarious power
başkası yerine hareket etme yetkisi
visitatorial power
teftiş yetkisi
voting power
oylama hakkı
voting power
oylama yetkisi
world power
dünya kuvveti
world power
dünya iktidarı
power amplifier
güç amplifikatörü
power break
cereyan kesilmesi
power consumption
elektrik tüketimi
power cut
elektrik kesintisi Noun
power demand
enerji talebi
power drive
uçağın motorlu dalışı
power driven
motor gücü ile işleyen
power economy
enerji tasarrufu
power failure
elektrik kesintisi Noun
power game
(Br) kişinin başkalarının üstünde kudretini artırmak için başvurduğu her türlü yol ve manevra
power gas
yakıt gaz
power house
kuvvet merkezi
power house
santral
power installation
elektrik tesisi
power light
güç ışığı Information Technology
power loss
güç kaybı
power off
boşa çalışma
power off
güçsüz
power on
açmak Verb, Information Technology
power outage
elektrik kesilmesi Noun, Energy-Resources
power rationing
enerji kısıntısı
power sander
zımpara makinesi Noun, Machinery
power shortage
enerji kısıntısı
power shovel
ekskavatör
power socket
priz Information Technology
power source
enerji kaynağı
power strip
anahtarlı uzatma kablosu Noun, Information Technology
power stroke
kuvvet vuruşu
power struggle
iktidar kavgası Noun, Politics-Intl. Relations
power supply
enerji tedariki
power supply
kuvvet sağlama
power switch
güç anahtarı Information Technology
power transformer
güç transformatörü
power transmission
güç iletme
power tube
güç tüpü
power typing
serbest yazma Information Technology
power vacuum
iktidar boşluğu Noun, Politics-Intl. Relations
power wheelchair
elektrikli tekerlekli sandalye Noun, Medicine
English-Turkish phrases from Zargan's own database