prisoner

English-Turkish Translation

  1. Noun, Law mahpus
  2. Noun tutuklu, mahpus.
    prisoner at large: gemi vb. gibi kaçılamayacak yerde serbest gezmesine izin verilen tutuklu.
  3. Noun
    prisoner of war ile ayni anlama gelir. harp/savaş esiri.
    kıs.:
    POW.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

Basic Principles for the Treatment of Prisoners
Tutuklulara Uygulanacak Muameleler İçin Temel İlkeler Noun, International Law
be a prisoner to one's bed
yatalak olmak Verb
bail a prisoner
bir tutukluyu kefaletle tahliye etmek Verb
be held prisoner
esir tutulmak Verb
be taken prisoner
esir alınmak Verb
be taken prisoner
esir düşmek Verb
caution a prisoner
bir mahpusa ihtarda bulunmak Verb
chain a prisoner
esiri zincire vurmak Verb
chain a prisoner
bir mahpusu zincire vurmak Verb
close prisoner
sıkı gözlenen mahpus
delivery of a prisoner
bir mahkûmun tahliyesi
escape of a prisoner
mahpusun kaçışı
escape of a prisoner
bir mahpusun kaçışı
escort a prisoner
bir mahpusu muhafaza altında götürmek Verb
examination of a prisoner
bir mahpusun sorguya çekilmesi
fellow prisoner
hapishane arkadaşı
free a prisoner
tahliye etmek Verb
free a prisoner
bir mahpusu salıvermek Verb
general prisoner
genel mahpus
give oneself up as prisoner
hapse gönderilmek üzere teslim olmak Verb
harbo u r an escaped prisoner
kaçak mahpus barındırmak Verb
hold keep someone prisoner
birini hapis tutmak Verb
hold someone prisoner
tutsak tutmak Verb
hold someone prisoner
birini esir tutmak Verb
hold someone prisoner
birini hapiste tutmak Verb
interrogation of a prisoner
bir mahpusun sorguya çekilmesi
juvenile prisoner
mahpus çocuk
keep a better watch over a prisoner
bir mahpusu daha iyi gözetimde tutmak Verb
lock a prisoner
bir mahpusu hapsetmek Verb
lock up a prisoner
bir tutukluyu kilit altında tutmak Verb
military prisoner
askeri mahpus
pass judgment on a prisoner
bir mahpus hakkında karar vermek Verb, Law
political prisoner
siyasî tutuklu.
produce a prisoner
bir mahpusu hakimin huzuruna çıkarmak Verb
produce prisoner
bir tutukluyu yargıcın önüne çıkarmak Verb
production of a prisoner
bir mahpusun hâkimin huzuruna çıkarılması
release a prisoner
bir mahpusu salıvermek Verb
remand prisoner
ileri bir tarihte yeniden mahkemeye çıkmak üzere hapishaneye geri gönderile
rescue of a prisoner
mahpusun kanunsuz olarak kurtarılması
rescue of a prisoner
bir mahpusun kanunsuz olarak kurtarılması
seclude a prisoner
bir mahkûmu tek başına hücreye koymak Verb
shut up a prisoner
bir mahkûmu hapsetmek Verb
state prisoner
(US) eyalet hapishanesi mahpusu
statement by prisoner
mahpus ifadesi Noun
surrender a prisoner
bir tutukluyu teslim etmek Verb
take prisoner
esir almak.
take someone prisoner
birini esir almak Verb
take the examination of a prisoner
bir mahpusun ifadesini almak Verb
prisoner at the bar
yargılanan sanık.
prisoner awaiting trial
duruşması henüz yapılmamış mahpus
prisoner camp
esir kampı
prisoner of conscience/state
din/politika sebebiyle mahpus.
prisoner of state
siyasi tutuklu
prisoner of war

prisoner ile ayni anlama gelir. harp/savaş esiri.
kıs.:
POW.
prisoner of war
savaş tutsağı Noun, International Law
prisoner on remand
ileri bir tarihte yeniden mahkemeye çıkmak üzere hapishaneye geri gönderile
prisoner on remand
sorgusundan sonra hapishaneye iade olunacak sanık
prisoner on remand
ihtiyati tedbir olarak tutuklanan kişi
prisoner on remand remand
daha sonra mahkemeye çıkarılacak mahpus
prisoner on trial
duruşmadaki tutuklu
prisoner transport vehicle
cezaevi aracı Noun, Transport
prisoner under sentence
hüküm giyen tutuklu
prisoner visitor
cezaevi ziyaretçisi
prisoner's base
köşe kapmaca (oyunu).
prisoner's statement
tutuklu ifadesi Noun
be a prisoner of war
savaş esiri olmak Verb
book the prisoner for theft
mahpusu hırsızlıktan tutuklamak Verb
commit a prisoner for trial
bir tutukluyu duruşmaya göndermek Verb
commit a prisoner for trial
bir mahpusu duruşmaya çıkarmak Verb
conduct a prisoner under escort
bir mahpusu muhafaza altında götürmek Verb
defend a prisoner at bar
bir sanığı savunmak Verb
defend a prisoner at the bar
davalıyı savunmak için mahkemeye çıkmak Verb
give a prisoner a third degree
bir mahkûma itiraf ettirmek için cebri tedbirler almak Verb
keep a prisoner under guard
bir mahpusu gözetim altında tutmak Verb
put a prisoner on parole
bir tutukluyu şartlı tahliye etmek Verb
put a prisoner through the third degree
bir mahkûmu itirafa zorlamak için cebri tedbirlere başvurmak Verb
recommit a prisoner to prison
bir mahpusu yeniden hapse göndermek Verb
remand a prisoner on bail
bir tutukluyu kefaletle tahliye etmek Verb
remand the prisoner in custody
sanığı ihtiyati tedbir olarak tutuklamak Verb
set a prisoner at large
mahpusu salıvermek Verb
set a prisoner at large
bir mahpusa özgürlüğünü vermek Verb
set a prisoner free
bir mahkûmu serbest bırakmak Verb
Harry Potter and the Prisoner of Azkaban
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı Noun, Cinema
English-Turkish phrases from Zargan's own database