(Br) ilkokul birinci sınıf
1 Nisan'dan itibaren geçerli olmak
Verb
birine birincilik ödülü vermek
Verb
en öncelikli konulardan biri olmak
Verb
en öncelikli konuların başında gelmek
Verb
hayati öneme sahip olmak
Verb
(önerge) parlamentoda ilk kez okunmak
Verb
bir dükkândan ilk kez alışveriş yapmak
Verb
suçlamakta/kötülemekte önayak olmak.
ilk evlilikten doğan çocuk
ilk postayla gönderilmek
Verb
birinci (göbek) dereceden kardeş çocuğu
kurada en büyük ikramiyeyi kazanmak
Verb
Hayatımda ilk defa, ...
Adverb
uzun yıllardır ilk defa
Adverb
Hayatımda ilk defa, ...
Adverb
uzun yıllardır ilk defa
Adverb
uzun yıllardır ilk defa
Adverb
birine baş köşeyi vermek
Verb
bir şey için ilk hakka sahip olmak
Verb
ilk hak sahibi olmak
Verb
ilk heyecanın verdiği ateşle
ilk hevesin verdiği şevkle
ilkönce, en evvel, herşeyden önce, evvelemirde.
first of all let me say how glad I am to be here. first off, let's see where we agree and disagree.
ilkönce, evvelemirde, herşeyden önce, ilk kademede/aşamada, başlangıçta.
ilkönce, en evvel, herşeyden önce, evvelemirde.
first of all let me say how glad I am to be here. first off, let's see where we agree and disagree.
ilkönce, evvelâ, evvelemirde, herşeyden önce.
bir paragrafın birinci satırını içerlek yazmak
Verb
birinci katta oturmak
Verb
ilk fiyat teklif inde bulunmak
Verb
ilk fiyat teklifinde bulunmak
Verb
ölüm cezasını gerektiren adam öldürme
ölüm cezası gerektiren adam öldürme fiili
bir şey hakkında hiç haberi olmamak
Verb
birinci derecedeki ipoteği itfa etmek
Verb
ilk üç aylık dönem içindeki erişilen doruk
birinci derecede rol oynamak
Verb
mecliste bir önergeyi ilk kez okumak
Verb
(US) Birinci Anayasa Tadilatında teminat altına alınan özgürlüklere herhangi bir kısıntı getirmeden
Avrupa Toplulukları İlk Derece Mahkemesi
Başyaverlik
Noun, Organizations
Danıştay Birinci Dairesi
Proper Name, Organizations
ucuz uçak biletlerinin havaalanında sıra ile satılması
kasabaya yerleşen ilk aile
(Br) Deniz Kuvvetleri Bakanlığı
(Br) Birinci Hazine Lordu
bir ülkenin ileri gelenleri
Noun
bir memleketin ileri gelenleri
Noun
başlangıçtan beri, derhal, görür görmez.
I knew I was in love from the very first: Görür görmez ona âşık olduğumu anladım.
birine rüçhan hakkı tanımak
Verb
ilk siparişi beklemek
Verb
yarın ilk işi bu olmak
Verb
Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?
Sentence