throat

English-Turkish Translation

  1. boğaz, gırtlak, gerdan.
  2. dar geçit.
  3. Maritime Traffic
    swallow ile ayni anlama gelir. makara yivi, makaradan halatın geçtiği yer.
  4. Maritime Traffic
    nock ile ayni anlama gelir. dörtgen şeklindeki yelkenin üst köşesi.
  5. gırtlaktan konuşmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

clear one's throat
boğazını temizlemek.
cut one's own throat
bindiği dalı kesmek, kendi kendine zarar vermek.
cut one's throat
kendi kendine zarar vermek Verb
cut one's throat
bindiği dalı kesmek Verb
cut one's throat
birinin boğazını kesmek Verb
ear-nose-throat surgeon
kulak-burun-boğaz cerrahı Noun, Medicine
ear-nose-throat surgeon
KBB cerrahı Noun, Medicine
ear-nose-throat surgery
kulak-burun-boğaz cerrahisi Noun, Medicine
ear-nose-throat surgery
KBB cerrahisi Noun, Medicine
have a lump in one's throat
üzülmek, vicdan azabı çekmek, yüreğinin yağı erimek, boğazı tıkanmak/düğümlenmek.
jump down one's throat
boğazına sarılmak Verb
jump down one's throat
haşlamak Verb
jump down someone's throat
throat (11).
jump down someone's throat
(a) birinin gırtlağına sarılmak, kavga etmek, (b) azarlamak, haşlamak.
jump down someone's throat
şiddetle birinin sözünü kesmek, konuşması esnasında birden atılmak.
lie in one's throat
palavra sıkmak Verb
lie in one's throat (or teeth)
çok yalan söylemek, korkunç yalanlar söylemek.
He's lying in his teeth: Baştanbaşa/hep yalan söylüyor.
(İşi gücü yalan dolan!).
lump in one's throat
üzüntü, huzursuzluk, vicdan azabı.
ram down one's throat
istemediği bir şeyi/fikri zorla kabul ettirmek, zorlamak.
Father keeps ramming it down my throat that
I should become a doctor.
ram something down one's throat
zorla kabul ettirmek Verb
ram something down one's throat
birinin gırtlağına basmak Verb
ram/thrust something down someone's throat
zorla kabul ettirmek, sıkboğaz etmek, ister istemez razı etmek.
stick in one's throat
dili varmamak, bir türlü söyleyememek, söylenmesi güç olmak, boğazında düğümlenip kalmak.
The words
of sympathy stuck in her throat: Nasıl başsağlığı dileyeceğini bilemiyordu.
stick in one's throat (food , because of worry)
boğazından geçmemek Verb
stick in someone's throat
dokunmak Verb
stick in someone's throat
söylemeye korkmak Verb
stick in someone's throat
boğazında düğümlenmek Verb
stick in someone's throat
söylemeye dili varmamak Verb
stick in someone's throat
söyleyememek Verb
stick in someone's throat
kabullenememek Verb
stick in someone's throat
ağırına gitmek Verb
be at each other's throat
boğuşmak Verb
be full throat
yüksek sesle telaffuz etmek Verb
blue throat
buğdaycıl bülbül
(Luscinia svecica cyanecula): kara tavukgillerden Avrupa ve Asyada söğütlük ve
sazlıklarda yaşayan sırtı külrengi ötücü kuş.
Noun
cut one another's throat
birbirinin iflâsına sebep olacak derecede rekabete girişmek.
cut sb's throat
birinin boğazını kesmek Verb
fly at sb's throat
birinin boğazına saldırmak Verb
force sb's throat
bir şeyi zorla kabul ettirmek Verb
have a lump in the throat
üzüntüden boğazı tıkanmak/düğümlenmek, tıkanır gibi olmak.
have a soar throat
boğazı ağrımak.
have a sore throat
boğaz olmak Verb
have a sore throat
boğazı ağrımak Verb
have a tickle in the throat
gıcık tutmak Verb
have someone by the throat
gırtlağına sarılmak.
He had me by the throat: Gırtlağıma sarıldı.
jump down sb's throat
birini şiddetle terslemek Verb
ram down sb's throat
istemediği bir şeyi birine zorla dinletmek Verb
scratchy throat
boğazda batma hissi Noun, Medicine
smoker's throat
çok sigara içenlerde görülen boğaz hastalığı.
sore throat
boğaz ağrısı. Noun
start fighting with someone grabbing him by the throat
boğazına sarılmak Verb
strep throat
streptokok anjini Noun, Medicine
tickling sensation in the throat
gıcık
throat culture
boğaz kültürü Noun, Medicine
throat microphone
yakaya takılan mikrofon
throat of a furnace
fırın ağzı
throat sweetbread
sweetbread ile ayni anlama gelir. (yiyecek olarak) özden, timüs bezi.
throat sweetbread
sweetbread (2). Noun
(eyes , throat , etc) to have a burning sensation
yanmak Verb
cut throat competition
öldürücü rekabet
cut throat competition
fiyatların piyasadaki hiçbir üreticinin kâr edemeyecek bir noktaya düşmesi
ear nose and throat specialist
kulak burun boğaz uzmanı Noun, Medicine
ear, nose and throat (ENT)
kulak burun boğaz (KBB) Noun, Medicine
ear-nose and throat specialist
kulak-burun-boğaz hastalıkları uzmanı
English-Turkish phrases from Zargan's own database