kadmiyum sarısı, boyacılıkta kullanılan CdS.
canary ile ayni anlama gelir. kanarya sarısı.
krom sarısı: kurşun/baryum/çinko kromattan yapılan sarı boya.
elektrik sarısı
Adjective
elektrik lime rengi
Adjective
altın sarısı, parlak açık sarı renk.
Noun
melez zenci, esmer/açık kahverengi tenli zenci.
Noun
nankeen = nankin ile ayni anlama gelir. devetüyü rengi, sarımtrak kahverengi.
kraliyet sarısı
Adjective
saffron ile ayni anlama gelir. safran sarısı, koyu turuncu.
okul otobüsü sarısı
Adjective
mandalina rengi
Adjective
sarı körelim: karaciğeri sarartan tehlikeli bir hastalık.
Noun
safra, eski fizyolojiye göre insanda öfke doğurduğuna inanılan salgı, öfke, hiddet.
Noun
sarı huş ağacı
(Betula lutea): K. Amerika'da yetişen kabuğu ince parlak gri-sarı huş ağacı.
Noun
huş kerestesi, bu ağacın sarımtrak renkli sert kerestesi.
Noun
resmi listeye kabul kurallarını ve kabul edilen menkul kıymetlerin yükümlülüklerini içeren kitap için kullanılan popüler terim
Londra Menkul Kıymetler Borsası tarafından yayımlanan
sarı papatya
(Rudbeckia hirta).
black-eyed Susan ile ayni anlama gelir.
Noun
it, itoğlu it, aşağılık/rezil/korkak kimse.
Noun
sarı bücür: bitkilerde, özellikle hububatta çeşitli virüslerin sebep olduğu bir hastalık. Bitki sararır ve gelişemez.
Noun
sarı humma: Sıcak ülkelerde
Aedes aegypti adlı sivrisinekle taşınan virüsün sebep olduğu sarılık,
kusma, kanama gibi âraz gösteren ateşli, bulaşıcı ve tehlikeli hastalık.
yellow jack ile ayni anlama gelir.
Noun
sarı humma sivrisineği
(Aedesaegypti). sarıhumma ve dang hastalığı virüslerini taşır.
Noun
sarıkanat orkinos
Noun, Zoology
sarıçam
(Pinus sylvestris).
televizyon gibi sık satın alınmayan ve değiştirilmeyen ve kâr marjı yüksek ürünler
Noun
sarı hanımeli
(Lonicera flava): sarı-turuncu güzel kokulu çiçekler açan, mavi-yeşil yapraklı bir
bitki. Doğu ABD'de bulunur.
Noun
yellow fever.
Noun, Pathology
sarıca: Florida kıyıları ve Karaip Denizinde avlanan parlak sarı pullu bir balık.
Noun, Zoology
sarı bayrak/ filâma: karantinaya alınan gemiye çekilir.
Noun
sarı yasemin
(Gelsemium sempervirens). Güzel kokulu sarı çiçekler açan
Loganiaceae familyasından
yaz kış yeşil kalan bitki.
yellow jasmine ile ayni anlama gelir.
Noun
aşağı cinsten gazetecilik
sarı kurşun cevheri.
Noun
sarı maden: %60 bakır, %40 çinko alaşımı.
Noun
sarı sayfalar: telefon rehberinin işe ve mesleğe göre dizili ilânlar bölümü.
Noun
sarı ırkın dünya ve batı medeniyetine hâkim olma tehlikesi.
Noun
az ücretle çalışan Asyalı işçilerin batıda hayat standardını düşürme tehlikesi.
Noun
lâle ağacı
(Liriodendron Tulipifera).
Noun
Güneydoğu ABD'de hıyarağacının
(Magnolia acuminata) hafif, yumuşak fakat dayanıklı kerestesi.
Noun
sarı ırk, Mongoloit ırkı, özellikle Çinliler.
Noun
polisin koyduğu yol levhası
Noun
Sarı Deniz: Büyük Okyanusun Çin ve Kore arasındaki parçası.
Noun
yaban teresi, horozcuk
(Lepidium campestre).
sarı benek, gözbebeğinin arkasında retina üzerindeki küçük sarı nokta, en keskin görüş noktası.
Noun
korkaklık eğilimi, bir kimsenin karakterinde korkaklık/ alçaklık/ namertlik emaresi.
Noun
sarı dolmalık biber
Noun, Food-Kitchen
sarı diken
(Scolymus maculatus).
işbaşı yapmadan yana olan sendika
işbaşı yapmadan yana olan sendika birliği
(US) işbaşı yapmadan yana olan sendika birliği
sarı kuyruksallayan
(Motacilla flava).
Noun
sarı şakrak
(Dendroica petechia). Amerikaya özgü ötücü kuş. Erkeğinin tüyleri sarıdır.
Noun
spot sarı nokta korkaklık eğilimi
Kodak Şirketi'nin popüler adı
ufak yonca
(Trifolium procumbens).
sarı kart görmek
Verb, Football