mizacına/huyuna/yaratılışına/tabiatine aykırı/zıt.
It goes against the grain for me to do it: Böyle (iş) yapmak tabiatime aykırıdır/âdetim değildir.
It goes against the grain for him to apologize: Özür dilemek âdeti değildir.
I'll do it, but it goes against my grain: Onu istemeye istemeye yapacağım.