bütün ümitleri yok etmek
Fiil
bir şey değil, asla, hiç de değil, önemi yok.
“Does this book interest you?” “ Not at all.”: Bu
kitap sizi ilgilendirir mi? Asla (ilgilendirmez).
“I'm sorry to trouble you!” “Not at all!” Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim! “Önemi yok!”
(a) (teşekküre karşı) bir şey değil, (b) asla, kat'iyen. hiç de değil.
“Are you ill?” “Not at all!” “Hasta mısın?” “Hayır, kat'iyen (bir şeyim yok)”
her ne pahasına olursa olsun, neye malolursa olsun.
at someone's cost: birinin hesabına/zararına.
ne olursa olsun, her halükârda.
(a) herhalde, her ne olursa olsun, behemehal, (b) bütün buna rağmen, yine de.
He had a terrible accident, but at all events he wasn't killed.
her türlü durum ve koşul altında
...'in her aşamasında
Zarf
...'in tüm aşamalarında
Zarf
baştanbaşa zırhlı, zırhlara bürünmüş.
daima el altında olmak
Fiil
bütün yıl kirada olan bir mülke sahip olmak
Fiil
her zaman serbest çıkış iznine sahip olmak
Fiil
ânide, birdenbire, apansızın.
(a) hep birlikte/birden/bir arada, (b) birdenbire, ânide, ansızın, (c) aynı anda, aynı zamanda.
yeni mal sahibinin haklarının tanınması
park yerinde hiçbir mesuliyet kabul edilmez
her zaman hizmetinizdeyiz
her zaman hizmet inizdeyiz
bütün reform çabalarını engellemek
Fiil