to be an example: örnek olmak.
to set a (good) example: (iyi) örnek olmak/teşkil etmek.
to take someone as an example: birini örnek almak/ittihaz etmek.
to follow someone's example: birinin izinden gitmek.
following the example of … : …'i örnek alarak, tıpkı … gibi.
hold someone up as an example: birini örnek göstermek.
to quote sth as an example: bir şeyi örnek olarak göstermek.