example

English-Turkish Translation

  1. Noun misal
  2. örnek, misal.
    for example: örneğin, meselâ.
    a practical example: somut bir örnek.
    to
    be an example: örnek olmak.
    to set a (good) example: (iyi) örnek olmak/teşkil etmek.
    to take someone as an example: birini örnek almak/ittihaz etmek.
    to follow someone's example: birinin izinden gitmek.
    following the example of … : …'i örnek alarak, tıpkı … gibi.
    hold someone up as an example: birini örnek göstermek.
    to quote sth as an example: bir şeyi örnek olarak göstermek.
  3. numune, örnek, çeşni, model.
    Here is an example of the work: İşte örnek bir çalışma/eser.
    That
    father is a good example to his sons.
  4. ibret.
    to make an example of (someone): (bir kimseyi) ibret olsun diye cezalandırmak.
    The teacher
    made an example of John by making him write “I won't talk in the class” one hundred times.
    to punish someone as an example to others: başkalarına ibret olsun diye birini cezalandırmak.
  5. eş, benzer, emsal.
    without example: eşsiz, emsalsiz, eşi/emsali görülmemiş.
    an action without example.
  6. (
    eski: yalnız edilgen hali kullanılır) örnek/numune/misal göstermek/vermek/teşkil etmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

adducible example
ileri sürülebilecek örnek
beyond example
eşsiz
classic example
tipik örnek
follow sb's example
birini örnek almak Verb
for example
örneğin
for example
temsil
for example
mesela
for example
sözgelimi
for example
sözgelişi
give an example
örnek vermek Verb
give an example
misal vermek Verb
lead by example
davranışlarıyla örnek olmak Verb
numerical example
sayısal örnek
quote something as an example
bir şeyi örnek olarak vermek Verb
real-life example
yaşanmış örnek Noun
representative example
temsil edici örnek
sample, example
örnek Information Technology
set a good example
iyi bir örnek olmak Verb
set an example
örnek oluşturmak Verb
set an example
model oluşturmak Verb
set an example
model olmak Verb
set an example
örnek teşkil etmek Verb
striking example
çarpıcı örnek Noun
example of advertising
reklam örneği
follow the example of another
iz inden yürümek Verb
give an example of sth
örneklemek Verb
make an example of one
ibret olsun diye cezalandırmak.
make an example of sb
birini örnek yapmak Verb
take example by sb
birini taklit etmek Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database