bilgisayar destekli çeviri
                        
Noun, Translation                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bilgisayar destekli çeviri
                        
Noun, Translation                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        genellikle en son doğan ve diğerlerine göre küçük ve güçsüz olan yavru
                        
Noun, Veterinary Medicine                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sokak kedisi, 
 k.d. şırfıntı, sürtük, düşük ahlâklı kimse.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Angora ile ayni anlama gelir. Ankara kedisi.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                         panda ile ayni anlama gelir. panda  
(Ailurus fulgens): Himalayalarda yaşayan kırmızımsı-kahverengi 
 tüylü, yüzü beyaz halkalı, ayıya benzer etçil hayvan.
                        
                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (başkalarına yardım için) kimsenin yanaşmadığı tehlikeli bir işe girişmek, tehlikeli bir işi başarmak 
 (Farenin kedinin boynuna zil takması gibi).
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        vb kedi ailesinden iri bir hayvan
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        alacalı kedi, karışık sarı-siyah-beyaz renkli tüyleri olan kedi.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çilli ev kedisi, üç renkli kedi.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sırıtık, sırıtkan kimse. 
 to grin like a Cheshire cat: daima sırıtmak,  
k.d. pişmiş kelle 
 gibi sırıtmak. (1 ve 2 için 
 Chester ile ayni anlama gelir.).
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                         civet ile ayni anlama gelir. misk kedisi  
(Civettictis civetta) : Afrikada yaşar, gri renkte, 
 boyu 1.20 m., kuyruğu 45 cm olabilen etçil memeli hayvan. Misk kokulu yağlı bir madde çıkarır.
                        
                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        zengin, siyasî partilere yardım eden zengin kişi.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kodaman, nüfuzlu/yüksek mevki sahibi kimse.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kendini beğenmiş/halinden memnun/uyuşuk kimse.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sırıtmak, ağzı kulaklarına varmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yaban kedisi 
 (Felis chaus).
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yaban kedisi 
 (Felis ocreata): Afrika ve Anadoluda yaşar, evcil kedinin atası sayılır.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        dört ayak üstüne düşmek. 
 He always lands on his feet.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kuyruğuna basılmış kedi gibi
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Maltız kedisi, tüyleri mavimsi kurşunî bir kedi türü.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kuyruksuz/kısa kuyruklu kedi (bir kedi türü).
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        en ufak bir delil bile yok
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        misk kedisi 
 (Paradoxurus hermaphroditus): Asya ve Afrikada palmiyelerde yaşayan uzun kuyruklu misk kedisi.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) işi becermek, (b) (spor) elleriyle demir çubuğa asılıp bedenini kolları arasından geçirmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) kımıldanacak yer yok (çok dar yer), (b) iğne atsan yere düşmez (çok kalabalık).
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tekir kedi, kaplan gibi tüyleri yollu yaban kedisi.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çilli ev kedisi, üç renkli kedi.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yaban kedisi
                        
Noun, Zoology                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        “aşagı(da), alt”: 
 catabasis.
                        
Prefix                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        “tüm, tamamıyla”: 
 catalysis.
                        
Prefix                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        “karşı”: 
 catapult.
                        
Prefix                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        “baştanbaşa”: 
 cataphoresis.
                        
Prefix                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        “geri, tersine”: 
 cataplasia.
                        
Prefix                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hırgür, kedi-köpek kavgası. 
 They quarrel like cat and dog: Hiç geçinemezler /Kedi-köpek gibi kavga ederler.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çekilmez/tahammül edilmez yaşam, kavga ve çekişme ile dolu hayat.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        zamparalık yapmak, cinsî münasebette bulunacak eş aramak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        cat ile ayni anlama gelir. becerikli/mahir hırsız.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        uyuklama, hafif-kısa uyku, tavşan uykusu, şekerleme.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        paletli iş makinesi.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tek yelkenli kotra donanımı. 
 cat-rigged: tek yelkenli.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kesit-çeker: bilgisayar yardımıyla vücudun kesitlerinin röntgenini çeken makine.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birini gafil avlamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kedi beşiği: iki elin parmaklarına ip geçirilerek oynanan bir çocuk oyunu. Birisinin parmaklarında belirli 
 bir şekilde duran ipi, karşıdaki oyuncu değişik şekilde kendi parmaklarına aktarır.
                        
Noun                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        karışıklık, giriftlik, muğlâklık. 
 The socioreligious cat's cradle of small Greek communities.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yol kenarlarındaki ışıklı işaret direkleri
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (arabada) stop lambası
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir başkan tarafından maşa olarak kullanılan kişi
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kedibıyığı: galenli detektörde temas sağlayan sivri uçlu ve yaylı sert tel.
                        
Noun, Radio                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yarı-iletkenle temas sağlayan tel (transistorun bağlantı ucu).
                        
Noun, Electronics                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kedigözü: bir tür kıymetli taş.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        küçük metal veya cam yansıtaç/reflektör.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        akkıvırcık 
 (Antennaria neodioica): çiçek başları kıvırcık bir tür bitki.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        avanak: başkasına alet olan kimse.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        fırışka, halat düğümü.
                        
Noun, Maritime Traffic                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Kimseyi hakir görme/En hakir gördüğün insanın bile bir hakkı vardır/Kendini bukadar büyük görme.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kuru kedi maması
                        
Noun, Home                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çok gülünç/güldürücü/komik, insanı gülmekten bayıltan.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kedi köpek gibi kavga etmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        baklayı ağzından çıkarmak, (istemeyerek) sırrı açıklamak/ifşa etmek, ağzından kaçırmak. 
 The cat is  out of the bag: Sır açıklandı/etrafa yayıldı.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        veya 
 like a cat on a hot tin roof  Brit. çok sinirli/endişeli/heyecanlı, yerinde duramayan. 
 
 be like a cat on hot bricks: diken üstünde oturmak.
                        
                        
                     
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birini bir işe alet etmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (birisiyle) kedi fare ile oynar gibi oynamak, (ona) işkence/eziyet etmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        olayların gelişmesini beklemek/rüzgârın nereden eseceğini beklemek/acele iş yapmamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ortalığı karıştırmak, velveleye vermek, şiddetli itirazlara yol açmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gizli kalması gereken şeyi açıklayarak büyük karışıklığa/zarara sebep olmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        O kedi yine marifetini göstermiş.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        olayların gelişmesini beklemek/rüzgârın nereden eseceğini beklemek/acele iş yapmamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ıslak kedi maması
                        
Noun, Home                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Kedi olmazsa sıçanlar cirit oynar/Korku olmazsa herkes istediğini yapar.