beside

English-Turkish Translation

  1. yanın(d)a, yakının(d)a.
    Sit down beside me: Yanıma otur.
  2. kıyasla, karşılaştırılırsa, mukayese edilirse, nazaran.
    beside him, other writers seem amateurish:
    Ona kıyasla öbür yazarlar acemi kalır.
    beside last years results, the figures for this year have fallen.
  3. dışında, haricinde, başka.
    I want nothing beside this: Bundan başka hiçbirşey istemem.
    beside
    the point/question/mark: ilgisi olmayan, konu dışı.
    That's beside the point/question: Mesele o değil.
    It's quite beside the point to suggest a change in Constitution: Anayasada bir değişiklik teklifi asla söz konusu değildir.
  4. (bkz: besides ) (4).
  5. ayrıca, ilâveten.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

right beside me
yanıbaşımda Adverb
right beside me
burnumun dibinde Adverb
beside him
yanında
beside oneself
çılgın, çılgına/deliye dönmüş, âdetâ aklını kaçırmış, aşırı heyecana kapılmış, kendinden geçmiş.
to
be beside oneself (with anger): (öfkeden) kendini kaybetmek, çılgına dönmek, gözü bir şeyi görmemek.
He is quite beside himself (with excitement): (Heyecandan) yerinde duramıyor.
He is beside himself with joy: Sevincinden uçuyor/yerinde duramıyor/içi içine sığmıyor.
beside the mark
konu dışı, (konu ile) ilgisiz, hedeften uzak.
beside the point
konunun dışında
beside the point
hiç ilgisi yok
beside the point
konu dışı
beside the point
yersiz
beside the question
konu dışı
be beside oneself
akılı başından gitmek Verb
be beside oneself with anger
kudurmak Verb
be beside oneself with rage
köpürmek Verb
be beside the point
konu dışı olmak Verb
be beside the question
sorunla ilgisi olmamak Verb
that's beside the point
bu konu dışı
English-Turkish phrases from Zargan's own database