(US) kendi mallarını başka markalı mal diye yutturmak
Verb
birinin çırağını başka birine devretmek
Verb
bir ülkeden kaçıp bir başkasına sığınmak
Verb
birbirine çok kibar davranmak
Verb
birbirine yardım etmek
Verb
bir şeritten diğerine geçmek
Verb
biriyle yer değiştirmek
Verb
bir suçun bir diğer suçla aynı anda yer alması
bir sahneyi bir başka sahneye dönüştürmek
Verb
bir yerden bir yere
Adverb
bir şeyi başka bir şeye tercih etmek
Verb
biriyle olan teması kaybetmemek
Verb
bir devleti bir başkasına katmak
Verb
bir devleti bir başkasıyla birleştirmek
Verb
bir bankayı bir başka banka ile birleştirmek (füzyon
bir konudan bir konuya atlamak
Verb
bir konuyu ötekinden ayrı tutmak
Verb
bir konudan diğerine sıçramak
Verb
birer birer, birbiri ardından/ardınca, birbiri peşinden.
birbirini, birbirine.
Love one another: Birbirinizi seviniz.
Help one another: Birbirinize yardım ediniz.
birbirni.
They love one another: Birbirlerini seviyorlar.
herbiri, birbir(ler)i(ni).
They struck at one another: Birbirlerine vurdular.
They were in one another's way: Birbirlerinin yolu üzerinde idiler.
Pronoun
şu veya bu şekilde
Adverb
birbirine karşı kışkırtmak
Verb
bir alacaklıyı bir başka alacaklıya tercih etmek
Verb
bir gerçeği bir başka gerçekten çıkarmak
Verb
bir kitabı bir başkasıyla değiş tokuş etmek
Verb
birini başkasının yerine geçirmek
Verb
birine bir başkasının haklarını devretmek
Verb
aynı türden bir tane daha
yolcuları bir mevkiden bir başka mevkiye aktarmak
Verb
bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
her husus gözönüne alındığı takdirde.
bir şeyin başka bir şeye benzerliği
üşüşmek, birbirinin üstüne binmek.
People tumbled over each other to buy the papers: Halk gazetelere
üşüştü = gazeteler kapışıldı.
bir başkasını anlamak
Verb
bir ülkeyi bir diğeriyle birleştirmek
Verb
...'den ...'ye değişmek
Verb
bir başka şirketi kendi içine almak
Verb
başka bir şirketi katmak
Verb
başka bir mahkemeye başvurmak
Verb
başka bir standart uygulamak
Verb
başkasının borçlarını üstlenmek
Verb
başkasının yerinde olmak
Verb
başkasının yerinde/durumunda olmak.
I'm glad I'm not in his shoes just now: Şu anda onun yerinde olmadığıma memnunum!
başka bir firmaya katılarak onunla bir olmak
Verb
başka bir hamurdan olmak
Verb
başka bir yoruma da açık olmak
Verb
başka birinin suçunun aleti olmak
Verb
başka bir şirketle bağlantılı olmak
Verb
başka bir arabaya yetişmek
Verb
bir hesabın bakiyesini başka bir hesaba devretmek
Verb
başka bir mahkemeye başvurmak
Verb
okulda bir yıl daha derslere devam etmek
Verb
fonu başka bir amaca tahsis etmek
Verb
birbirinin iflâsına sebep olacak derecede rekabete girişmek.
bir sözünü iki etmemek
Verb
yeni bir görev dönemine başlamak
Verb
başka bir sınıfa girmek
Verb
başka bir sanayi dalında tutunmak
Verb
başka bir endüstriye el atmak
Verb
bir kez daha denemek
Verb
bir başkasının içinde bulunduğu tehlikeden haberdar olmak
Verb
büsbütün/tamamıyla başka bir şey/konu/mesele.
kendini başka birinin mevkiinde farz etmek
Verb
kendini başka birinin mevkinde farzetmek
Verb
başkalarının haklarına tecavüz etmek
Verb
bir durumu sağ salim atlatmak
Verb
bir zorluğu atlatmak
Verb
bir zorluğun üstesinden gelmek
Verb
birbirine şaşkın şaşkın bakmak
Verb
yeni bir teşebbüste bulunmak
Verb
yeni bir girişimde bulunmak
Verb
başka bir hamurdan olan kişi
fabrikayı başka bir semte taşımak
Verb
fabrikayı başka bir yere taşımak
Verb
başka bir yere geçmek
Verb
bir başka arabanın hareket etmesini engellemek
Verb
başka bir arabanın hareket etmesine engel olma
bir başka arabanın hareket etmesine engel olma
yerine başka iş teklif etmek
Verb
yerine başka bir iş teklif etmek
Verb
bir başka parçanın tamamlayıcı parçası
Noun
biriyle işbirliği ederek bir işin onun eline geçmesine yardım etmek
Verb
aynı taraflar arasında ve aynı konuda başka bir davanın derdest olduğu defi
aynı taraflar arasında ve aynı konuda başka bir davanın derdest olduğu defi
başka bir konuya geçmek
Verb
başkalarının işlerine burnunu sokmak
Verb
birinin sözlerini tevil etmek
Verb
başka bir ifadeyle
Adverb
bir başkasının buluşunu mükemmelleştirmek
Verb
başka bir hava çalmak
Verb
birinin yerine geçmek/yerini almak.
konuşma konusunu değiştirmek
Verb
bir başka ifadeyle
Adverb
başka bir ifadeyle
Adverb
başka bir tekneye aktarmak
Verb
davanın başka bir mahkemeye havalesi
başka bir tekneye aktarmak
Verb
başka bir yol denemek
Verb
başka bir çareye/tedbire başvurmak.
(borsa) yeni canlılık getirmek
Verb
bir çırağı başka bir ustaya devretmek
Verb
başka bir konuya geçmek
Verb
anlaşmak, birbirini anlamak.
bambaşka bir vecheye bürünmek
Verb