politics

English-Turkish Translation

  1. Noun politik yönetim bilim ve tekniği, devlet yönetimi sanatı/ilmi.
  2. Noun siyasal yönetim, siyasal işleri/partileri yönetme.
  3. Noun siyasî işler.
  4. Noun siyasî yöntem ve manevralar.
  5. Noun siyasal ilke ve düşünceler.
  6. Noun politikacılık, siyaset, siyasî entrika ve düzenler, mevki ve iktidarı elde etmek için başvurulan kurnazca düzenler.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

spend most of one's life in politics
hayatının büyük kısmını politikada geçirmek Verb
above politics
(her iki taraftan politik destek görmek umuduyla taraf tutmaya yanaşmayan generallerin tutumu ; işadamlarının
sık benimsediği bir davranış biçimi
above politics
politikalar üstü
agree in politics
politik fikir ayrılığı olmamak Verb
agro politics
özellikle tarım ürünlerinin dağıtımı gibi tarımla ilgili politika
arena of politics
politika mücadele alanı
arts and wiles of politics
politik entrikalar Noun
be an influence in politics
siyaset alanında etkisi olmak Verb
be drawn into the vortex of politics
siyasetin çevrintisine çekilmek Verb
be engaged in politics
politikayla uğraşmak Verb
be engaged in politics
siyasetle uğraşır olmak Verb
be injected forcefully into international politics
zorla uluslararası politikaya itilmek Verb
be playing at politics
politika ile vakit geçirmek Verb
become inveigled in politics
politikaya karışmış olmak Verb
commentator on politics
siyasal yorumcu
community politics
bir partinin belirli bir bölgedeki yerel sorunlara dikkatini yoğunlaştırdığı politik eylem kavramı
dabble in politics
eğlence kabilinden politika ile uğraşmak Verb
dabble in politics
amatör olarak
dabbler in politics
amatörce politika ile uğraşan kişi
deal in politics
politikayla uğraşmak Verb
deal in politics
siyasetle uğraşmak Verb
disability politics
seçim kampanyası sırasında ahlak dışı uygulamalar Noun
disability politics
çirkin politika
dissensions between rival groups in politics
politikada rakip gruplar arasında ihtilaf
domestic politics
(US) iç politika
electoral politics
seçim politikası Noun
engage in politics
politikaya atılmak Verb
engage in politics
siyasete girişmek Verb
enter politics
politikaya girmek Verb
enter politics
politikaya atılmak Verb, Politics-Intl. Relations
enter politics
siyasete atılmak Verb, Politics-Intl. Relations
enthusiasm for about politics
siyaset tutkusu
entry of a country into world politics
bir ülkenin dünya politikasına girişi Noun
estrange oneself from politics
siyasetten uzaklaşmak Verb
ethnic politics
etnik siyaset Noun, Politics-Intl. Relations
feel no great interest in politics
siyasete pek ilgi duymamak Verb
field of politics
siyaset alanı
firebrand politics
devrimci politika
foreign politics
dış politika
get mixed in politics
politikaya bulaşmak Verb
go into politics
politikaya atılmak Verb
have a head for politics
siyasete aklı ermek Verb
have done with politics
siyasetle alakası kalmamak Verb
home politics
iç siyaset
identitarian politics
kimlikçi politika Noun, Politics-Intl. Relations
identity politics
kimlikçi politika Noun, Politics-Intl. Relations
in the field of politics
politik alanda
in the range of politics
politika alanında
internal politics
iç politika
internal politics
iç
local politics
belediye politikası Noun
local politics
yerel politika
make a business of politics
politikayı iş haline getirmek Verb
mix in politics
politikaya karışmak Verb
mix in politics
siyasete atılmak Verb
niceties in politics
politika yaşamı âdetlerinin sıkıntılı yanları Noun
office politics
büro entrikaları Noun
partisan politics
parti politikası Noun
partisan politics
partizan politikası Noun
party politics
parti politikası Noun
play at politics
politika oyunu oynamak Verb
play politics
politika yapmak, siyasî çıkarlarına göre davranmak.
playing politics
parti kazancını kamu çıkarlarının üstünde tutma
post-truth politics
hakikat ötesi siyaset Noun, Politics-Intl. Relations
power politics
kuvvet politikası, askerî güçle yürütülen milletlerarası diplomasi. Noun
practical politics
vb
practical politics
hemen uygulanabilecek ve sonuç aldırıcı planlar Noun
practical politics
politikalar Noun
proletarian politics
emekçi politikası Noun, Politics-Intl. Relations
quit the stage of politics
siyaset sahnesini bırakmak Verb
real politics
reel politika Noun, Politics-Intl. Relations
retail politics
(US) politikacıların toplantılarda konuştukları ve insanlarla tanıştıkları politik amaçlı geziler Noun
right to engage in politics
siyaset yapma hakkı Noun, Rights-Freedoms
right-wing politics
sağcı politika
run on politics
(konuşma) politika üzerinde dönüp durmak Verb
sectarian politics
mezhepsel siyaset Noun, Politics-Intl. Relations
stopgap politics
geçici önlemler politikası Noun
study politics
siyasal bilimler okumak Verb
take an interest in politics
politika ile ilgilenmek Verb
take no great interest in politics
siyasete karşı pek ilgi duymamak Verb
talk politics
politika konuşmak Verb
wholesale politics
(US) özellikle televizyonda
wholesale politics
medya kanalıyla yapılan seçim kampanyası Noun
world politics
dünya politikası Noun
world politics
dış siyaset
English-Turkish phrases from Zargan's own database