kendini heyecanına kaptırmış olmak
Fiil
yürürlüğe girme
İsim, Hukuk
zorla bir eve girmek
Fiil
bir yere zorla girmek
Fiil
fikirlerini başkalarına zorla kabul ettirmeye çalışmak
Fiil
yalan dolanla kendine yol açmak
Fiil
bir yere zorla girmek
Fiil
bir eve zorla girmek
Fiil
hükümette bir mevkie yükselmek
Fiil
ne yapıp edip birinin mahremiyetine girmek
Fiil
kalabalıkta kendine yol açmak
Fiil
(a) zorlamak, icbar etmek, (b) ne yapacağını/niyetini açıklamak.
zorla besleme
İsim, Hukuk
yabancı silahlı kuvvetler
İsim, Askerlik
yabancı güçler
İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
Kuvva-yı Milliye
Özel Isim, Tarih
emniyet güçleri
İsim, Kamu Yönetimi
öncü kuvvet
İsim, Askerlik
teroristlere karşı savaşan kuvvet .
kaldırma kuvveti: bir akışkan içinde bulunan bir cisme akışkanın uyguladığı düşey kuvvet.
kaldırma kuvveti: bir akışkan içinde bulunan bir cisme akışkanın uyguladığı düşey kuvvet.
malı çalınan şahsın iradesini felce uğratan veya bir şeyin çalınmasına karşı koyamayan duruma getiren
korku yaratan tehdit veya güç kullanma
emniyetin cinayetlere bakan kısmı
orantısız güç
İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
yüksüren kuvvet, elektromotor kuvvet, bir üretecin kutupları arasındaki gerilim/potansiyel farkı, bu
kutupların birinden öbürüne birim elektrik yükünün akmasiyle yapılan iş. Kıs.:
emf, simgesi
E, birimi
volt.
yurt dışına gönderilen askeri güç
kaçınılması olanaksız güç durum
(a) yürürlükte, geçerli, mer'î, cari, tedavülde, faaliyette.
put in force: infaz etmek, yürütmek,
yerine getirmek. (b) çok sayıda, bütün gücü ile.
Trouble was expected at the meeting, so the police had to be there in force.
uluslararası polis kuvveti
manevra kuvveti
İsim, Askerlik
barış gücü
İsim, Askerlik
şahsa karşı kullanılan şiddet
(US) ispata yarayan delil
ihtiyat güç
İsim, Askerlik
makable şamil olma kuvveti
makable şamil olma kuvveti
satış gücü (ulusal ya da bölgesel satış yöneticisi tarafından yönetilen bir grup satış elemanı
(askerlik) güvenlik kuvvetleri
İsim
kesme kuvveti
İsim, Mekanik
sayısı değişmeyen personel
vurucu tim
İsim, Askerlik
(a)
ask. görev kuvveti: belirli bir harekâtın veya görevin ifası maksadıyla tek bir komutanın
emrinde geçici olarak toplanmış birlikler, (b) özel kurul/komisyon: özel bir konuyu incelemek/araştırmak için teşkil edilen geçici komisyon.
üçüncü (siyasî) kuvvet, iki kuvvet arasında aracı durumda olan kuvvet.
yaşama gücü/kuvveti/enerjisi.
İsim
iş gücü, mevcut işçiler, çalışanlar.
İsim
kendi hesabına çalışan belediyeye ait işletme
(a)
ask. (geri) püskürtmek, defetmek, geri çekilmeye/ric'ate zorlamak, sürüp çıkarmak, (b) tutmak,
zaptetmek.
to force back one's tears: gözyaşlarını tutmak.
to force back one's desire to laugh.
(a) (uçağı) inişe zorlamak/mecbur etmek. (b)
to force food down: zorla yedirmek. (c) bastırmak,
tıkmak.
If you force the clothes down you will get more into the suitcase.
bir uçağı zorla yere indirmek
Fiil
(bir şeyi) zorla almak
Fiil
problemleri sonuçlarını düşünmeden çözmeye çalışmak
Fiil
zorlayıcı neden, mücbir sebep: bir anlaşma hükümlerinin yerine getirilmesini önleyici olağanüstü olay.
İsim
kuvvet çarpanı
İsim, Askerlik
(a) zorla çıkarmak.
He forced the cork out. They forced the rebels out into the open. (b) mecbur/zorunda
kalmak. He forced out a reply/an apology: Cevap vermek/özür dilemek zorunda kaldı.
(beyzbol) cebrî oyun.
İsim
fiyatları aşağı çekmek
Fiil
basma tulumba. lift pump
İsim
zorlamalı başlatma
Bilgi Teknolojileri
(fiyatlar) yükseltmek
Fiil
yükselmesine sebep olmak
Fiil