Fiil unutmak, hatırlayamamak, hatırından çıkmak. I'm sorry, I've forgotten your name. I quite forgot:
tamamıyla unuttum (büsbütün hatırımdan çıktı). I shall never forget what he did. And don't you forget it! Bunu sakın unutma/unutayım deme! Aklından çıkarma! Kulağında küpe olsun! never to be forgotten: unutulmaz.
Fiil ihmal etmek. He forgot his old friends when he became rich.
büsbütün/tamamıyla unutmak, olmamış/yok farzetmek. I forgot all about it: Onu tamamıyla unuttum.
forget about it: Onu unut (yok/olmamış say). He seemed willing to forget about the whole business: Bu işi olmamış saymaya istekli/mütemayil görünüyordu.
(a) itidalini kaybetmek, çileden çıkmak. The little girl annoyed him so much that he forgot himself
and hit her. (b) kendini düşünmemek, bencil davranmamak, cömert/âlicenap davranmak. He works so hard for others that he forgets himself. (c) kendinden geçmek, düşünceye dalmak.