forget

  1. Verb unutmak, hatırlayamamak, hatırından çıkmak.
    I'm sorry, I've forgotten your name.
    I quite forgot:
    tamamıyla unuttum (büsbütün hatırımdan çıktı).
    I shall never forget what he did.
    And don't you forget it! Bunu sakın unutma/unutayım deme! Aklından çıkarma! Kulağında küpe olsun!
    never to be forgotten: unutulmaz.
  2. Verb ihmal etmek.
    He forgot his old friends when he became rich.
terbiyesini bozmak Verb
aklımdayken Adverb
hazır aklımdayken Adverb
unutmadan Adverb
unutmadan söyleyeyim Adverb
aklından çıkmamak
kafasında tutmak Verb
büsbütün/tamamıyla unutmak, olmamış/yok farzetmek.
I forgot all about it: Onu tamamıyla unuttum.

forget about it: Onu unut (yok/olmamış say).
He seemed willing to forget about the whole business: Bu işi olmamış saymaya istekli/mütemayil görünüyordu.
zararı yok
(a) itidalini kaybetmek, çileden çıkmak.
The little girl annoyed him so much that he forgot himself
and hit her. (b) kendini düşünmemek, bencil davranmamak, cömert/âlicenap davranmak.
He works so hard for others that he forgets himself. (c) kendinden geçmek, düşünceye dalmak.
unutturmak Verb
...'i işine geldiği için unutmak Verb