matter of-fact

(delillere göre hükme bağlanacak olan) iddia, beyan. Hukuk
olgu, vakıa, gerçek.
gerçek, olmuş, gerçekçi, açık, apaçık, gerçeklere/olaylara dayanan.
She gave us a matter-of-fact appraisal
of the situation.
Sıfat
alelâde, tabiî, basit, yavan, sıkıcı, kuru, maddî, pratik, hayale kapılmaz, heyecansız.
She said it
calmly and firmly in a matter-of-fact voice: Bunu sakin ve heyecansız bir sesle ve kesinlikle söyledi.
Sıfat