channel

English-Turkish Translation

  1. Noun, Environment-Ecology kanal
  2. Noun nehir yatağı.
  3. Noun su yolunun (nehir/liman/haliç vb.) en derin yeri.
    Ships must follow the channel into the port.
  4. Noun geniş boğaz.
    English channel: Manş Denizi.
    The channel Islands: Anglo-Norman Adaları.
  5. Noun boğaz.
  6. Noun yol, vasıta.
    He considers the Senate a channel to the White House.
  7. Noun izlenecek yol/yöntem, hattı hareket, yol, kanal.
    You should go through official channels if you want
    the government to help.
    through the usual channels: normal yollardan.
  8. Noun mecra, oluk, su yolu.
    There's a channel in the middle of the street to help water flow away when it rains.
  9. Noun frekans bandı, haberleşme ve bilişim sistemlerinde tek veya çift yönlü işaret nakleden transmisyon yolu,
    kanal.
    VF channel: telefon kanalı.
    TV channel: Televizyon kanalı.
  10. Noun oluk, oyuk, yiv.
  11. Noun
    channel iron ile ayni anlama gelir. U demiri, oluklu demir.
  12. Noun
    channel wale ile ayni anlama gelir. palasartalar.
  13. Verb yöneltmek, yön vermek, (bir mecraya) sevketmek, yollamak.
    He channeled the information to us. Try
    to channel your abilities into something useful.
  14. Verb yol göstermek, doğrultmak, istikamet vermek.
  15. Verb kanal/yatak açmak.
    The river channeled its course through the walley.
  16. Verb oymak, oyuk açmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

channel all one's energies into sth
bütün enerjisini bir şeye yöneltmek Verb
channel one's interest
ilgisini bir yere yöneltmek Verb
channel one's interest
ilgi alanlarını bir amaca yöneltmek Verb
administrative channel
idari yollar
back channel
normal yollar dışında önemli ve gizli bilgi sızdırma veya aktarma yolu
backward channel
geriye doğru kanal
command channel
emir ve komuta kanalı
commercial channel
ticari yol
conveyer channel
ulama oluğu
conveyer channel
taşıma oluğu
conveyor channel
ulama oluğu
cross the channel
Manş Denizi'ni geçmek Verb
distribution channel
dağıtım kanalı
distribution channel
malları müşteriye ulaştırma yolları Noun
distribution channel
dağıtım yolları Noun
English Channel
Manş Denizi.
forward s channel
ileri (doğru) kanal
from across the Channel
denizin karşı kıyısında
green channel
gümrük vergisine tabi eşyalar getirmeyen yolculara ayrılmış geçit
half dublex channel
yarı dubleks kanal
harbo u r channel
limana girmek ve çıkmak için kullanılan geçit
induction channel
emme kanalı Noun, Transport
information channel
bilgi kanalı
input-output channel
giriş-çıkış oluğu.
marketing channel
pazarlama kanalı
natural channel
ana ırmak yatağı
navigable channel
su seyrüsefer yolu
news channel
haber kanalı Noun
overflow channel
taşma borusu
pass the channel
kanalı geçmek Verb
radio channel
radyo kanalı
radio telephone channel
radyo telefon kanalları Noun
retail channel
perakende satış kanalı Noun
sales channel
satış mahreci
sales channel
satış kanalı
satellite channel
uydu kanalı
ship channel
gemi kanalı
telephone channel
telefon kanalı
teleprinter channel
teleprinter kanalı
teletype channel
teleks kanalı
television channel
televizyon kanalı
through diplomatic channel
diplomatik yollardan
through official channel
resmi yoldan
through the usual channel
her zamanki yollardan
TV channel
kanal
video channel
video kanalı
voice-grade channel
ses kanalı Information Technology
watering channel
sulama arkı
channel (of a river)
yatak
channel captain
kanal kaptanı (üretici , toptancı ve perakendeciden oluşan dağıtım kanalının en güçlü üyesi olan üretici
channel conflict
kanal anlaşmazlığı (dağıtım kanalı üyeleri arasındaki uyuşmazlık
channel crossing
Manş Denizi'ni geçme
channel freight
kanal navlunu
channel iron
channel ile ayni anlama gelir. U demiri, oluklu demir.
channel letter
kutu harf Noun
channel markings
şamandıra veya kazılarla işaretlenen sığ su yolu
channel money into social expenditure
parayı kamu harcamalarına ayırmak Verb
channel of communication
iletişim yolları Noun
channel of distribution
dağıtım kanalı
channel of information
bilgi yolları Noun
channel of information
bilgi kanalları Noun
channel ports
Manş Denizi'nde düzenli feribot seferleri yapılan limanlar Noun
channel refugees into a camp
mültecileri kampa sevk etmek Verb
channel traffic
trafiği kanalize etmek Verb
channel tunnel
Manş Denizi altından geçen ve İngiltere'yi Avrupa'ya bağlayan tren yolu tüneli
channel wale
channel ile ayni anlama gelir. palasartalar.
calcium channel blocker
kalsiyum kanal blokörü Noun, Medicine
clear channel station
yayın gücü 50
clear channel station
000 vata kadar olan
clear channel station
belirli bir frekans üzerinden parazitsiz yayın haklarına sahip bir radyo istasyonu
cross channel service
Manş Denizi seferleri Noun
cross channel steamer
Manş Denizi'nde gidip gelen vapur
through the channel of
kanalıyla
turn the channel of a stream
bir akarsuyun yatağını değiştirmek Verb
Micro Channel Architecture
Mikro Kanal Mimarisi Information Technology
English-Turkish phrases from Zargan's own database