charge

English-Turkish Translation

  1. Verb yükle(n)mek, yükletmek, tahmil etmek.
  2. Verb dol(dur)mak.
    to charge a furnace with ore. to charge a storage battery. charge your glasses and drink
    to my health. The soldiers charged their guns and prepared to fire.
  3. Verb suçla(ndır)mak, itham etmek.
    to charge someone with a crime: birini bir cinayetle suçlamak.
    They
    charged him with theft.
  4. Verb sorumlu/mes'ul tutmak.
  5. Verb borçlu saymak, mükellef addetmek.
  6. Verb emretmek.
  7. Verb görevlendirmek, vazifelendirmek, iş/görev vermek.
    He charged me to look after his daughter.
  8. Verb fiyat/ücret talep etmek.
    How much do you charge for mending shoes? That store charged $9 for these gloves.
  9. Verb para istemek, ücret almak.
    to charge a commission: komisyon almak.
    How much do you charge for
    your eggs? Yumurtalarına kaç para istiyorsun?
  10. Verb hesaba kaydetmek/geçirmek, masraf yazmak.
    charge all these purchases (up) to my account: Bu satın
    aldıklarımın bedelini hesabıma yaz.
  11. Verb hücum etmek, hamle yapmak, saldırmak, üzerine atılmak.
    Suddenly the bull charged at us.
    to
    charge (down) on the enemy: düşmana hücum etmek.
  12. Verb (havayı) gerginleştirmek.
    The air was charged with excitement.
  13. Verb (köpek) emir verilince yere yatmak.
  14. Noun yük, hamule, bir defada doldurulan miktar.
    be a charge on someone: birine yük olmak.
  15. Noun barut hakkı, bir atışta kullanılan patlayıcı madde.
  16. Noun görev, vazife, memuriyet, hizmet.
    person in charge: görevli kimse.
  17. Noun bakım, nezaret, idare, sorum, mes'uliyet.
    take charge of: bakımını/idaresini/sorumluluğunu üzerine
    almak.
    child in charge of a nurse: hastabakıcının nezaretindeki çocuk.
  18. Noun emanet.
    give someone charge of/over: birine (bir şeyi) emanet etmek/bırakmak.
  19. Noun bir papaz idaresine verilen bölge/cemaat.
  20. Noun öğüt, nasihat.
  21. Noun suç, suçlama, itham.
    bring/lay a charge against someone: birisini suçlamak/itham etmek.
    on
    a charge of … : … suçu ile.
    The charge against her was to steal a watch from the store.
  22. Noun tavsiye, tenbih, (duruşma sonunda yargıcın jüriye verdiği) talimat.
  23. Noun gider, masraf, harç, ücret.
    list of charges: tarife.
    at a charge of … : … ücretle/masrafla.

    free of charge: parasız, bedava.
    charges forward: teslimde ödenir ücret.
    make a charge for sth.: bir şey için para/ücret almak.
    charge for admission: giriş ücreti, duhuliye.
    No charge for admission: Giriş bedavadır.
    overnight charge: gecelik ücret.
    capital charge: faiz.
    subject to charge: ücretli, ücrete tâbi.
  24. Noun fiyat.
    The charge for electricity increased this year. The hotel charge was very reasonable.
  25. Noun vergi, rüsum, harç.
  26. Noun borç.
  27. Noun saldırı, hücum, hamle.
  28. Noun, Military hücum borusu/işareti.
  29. Noun
    electric charge ile ayni anlama gelir. elektrik yükü, yük, şarj.
  30. Noun arma işareti, alâmeti farika.
  31. Noun yükümleme, yükümlülük, mükellefiyet, külfet.
  32. Noun heyecan, zevk, zevkli/heyecanlı şey.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

charge one's land
arazisini ipotek etmek Verb
charge something to someone's account
birşeyi birinin hesabına yazmak Verb
chargee
teminat alacaklısı Noun, Law
chargor
teminat borçlusu Noun, Law
chargor
teminat veren Noun, Law
leave something in one's charge
bir şeyi birinin koruması altına vermek Verb
maintain that one's is innocent of a charge
masum olduğunu ileri sürmek Verb
manager-in-charge
sorumlu müdür Noun, Management
reverse-charge VAT
sorumlu sıfatıyla KDV Noun, Accounting
shaped-charge
çukur imlalı Adjective, Military
withdraw one's charge
suçlamasını geri almak Verb
accrual charge
belirli bir hesap dönemi için tahakkuk ettirilen
accrual charge
ancak söz konusu dönemin sonundan önce ödenmeyen meblağ
additional charge
zam
additional charge
ek harç
additional charge
ilave suçlama
additional charge
ek vergi
additional charge
ilave harç
Allen charge
hakimin kararla ilgili olarak jüriye söylediği sözler Noun, Law
annual charge
yıl boyu sağlanan hizmete karşı verilen ücret
annual charge
yıllık
appraisal charge
ekspertiz ücreti
balancing charge
bilanço yapma masrafı
basic charge
ana harç
baton charge
copla saldırma
berth charge
rıhtım ücreti
cancellation charge
iptal masrafı
capital charge
cezası ölüm olan bir suçla suçlama
collective charge
toplu ipotek
collective charge
birden çok gayrimenkul üzerine konulan ipotek
commission charge
komisyon ücreti
community charge
her ergin kişi tarafından yılda bir kere ödenmesi gereken vergi Noun
community charge
kelle vergisi Noun
compensatory charge
denkleştirici vergi
consular charge
konsolosluk harcı
contempt charge
mahkemeye itaatsizlik ithamı
corruption charge
rüşvet ithamı
counter charge
karşı taarruz
criminal charge
ithamname
criminal charge
iddianame
criminal charge
suçluluk isnadı
customary charge
normalde alınan ücret
deferred charge
önceden ödenmiş giderler
delivery charge
teslim ücreti
demolition charge
tahrip hakkı
demolition charge
tahrip kalıbı
depreciation charge
amortisman meblağı
direct charge
dolaysız masraf
direct charge
direkt harç
direct charge
direk masraf
disciplinary charge
disiplin cezası Noun
discount charge
iskonto harcı
dynamite charge
hakimin kararla ilgili olarak jüriye söylediği sözler Noun, Law
electronic charge
elektronik yük
elevating charge
(demiryolu) ardiye harcı
emergency charge
(taşımacılık) acil durumda zamlı taşıma tarifesi
equitable charge
teslimi şartlı olmayan gayri menkul teminat
excess charge
ek vergi
excess charge
(hayat sigortası) sigorta zammı
excessive charge
aşırı harç
explosive charge
patlama dolgusu
explosive charge
patlayıcı dolgu
extra charge
munzam ücret
first charge
sabit harç
fiscal charge
vergi gideri
fixed charge
sınırlı yükümlülük
fixed charge
alacaklının hakkının belirli varlıkla sınırlı olması durumu
fixed charge
dalgalı borçlar
flat charge
götürü ücret
floating charge
alacaklının hakkının tüm varlıkları için geçerli olması durumu
floating charge
sınırsız yükümlülük (alacaklının hakkı şirketin tüm varlıkları için geçerlidir
floating charge
sınırsız yükümlülük
floating charge
malvarlığının bütünü üzerinde geçerli takyidat Noun, Law
forwarding charge
nakliye ücreti
freight charge
navlun
general charge
şümullü iddia
hiring charge
kira bedeli
hit-and-run charge
şoförün çarpışmadan sonra kaçmakla suçlanması
hospital charge
hastane masrafı
house charge
(restoran) kuver
icing charge
soğutma ücret farkı
inclusive charge
toplam harç
invoiced charge
fatura edilmiş meblağ
land charge
arazi vergisi
land charge
(Br) emlak vergisi
large charge
parti kodamanı
large charge
darkafalı ancak nüfuzu olan şahsiyet
late charge
gecikme cezası Noun
late charge
gecikme zammı Noun
line charge
(telefon) değişmez maktu ücret
maintenance charge
bakım masrafı
master charge
(US) kredi kartı
membership charge
üyelik harcı
minimum charge
asgari posta pulu ücreti
mortgage charge
ipotek yükü
murder charge
cinayet suçlaması
negative charge
eksi yük Noun, Chemistry
night charge
gece tarifesi
no charge
ücretsiz
occupancy charge
işgal harcı
omnibus charge
toplu harç
overhead charge
müşterek masraf
partisan charge
partizan tarafların suçlaması
pending charge
askıda bulunan dava
positive charge
artı yük Noun, Chemistry
prescription charge
reçete ücreti
prior charge
faiz ödemelerinde ya da şirketin tasfiyesi halinde sermaye payı ödemelerinde
prior charge
adi hisse senetlerine göre önceliği olan senet
prior charge
tercihli hisse senetleri gibi
prior charge
tercihli hisse senetleri gibi faiz ödenmesinde ya da şirketin tasfiyesi halinde sermaye payı ödemelerinde
adi hisse senetlerine göre önceliği olan sen
reconditioning charge
onarım ücreti
reconsignment charge
geri gönderme harcı
redeemable charge
geri ödenebilen harç
registered charge
(Br) gayri menkul mükellefiyeti
reserve charge
alıcının ödeyeceği posta ücreti
sales charge
satış harcı
scale charge
tarife üzerine alınan harç
service charge
servis ücreti
smuggling charge
kaçakçılık davası Noun
space charge
(US) ilan ücreti
special charge
özel harç
spy charge
casusluk suçlaması
spying charge
casusluk suçlaması
subscription charge
abonman ücreti
supplementary charge
ek ücret
supplementary charge
ilave harç
sur charge
sürşarj
sur charge
zamlı ücret
surplus charge
fazla yük
switching charge
manevra ücreti
tax charge
vergi ile gelen ek yük
taxation charge
vergi yükü
time charge
radyo reklam ücreti
torture charge
işkence suçlaması
torture charge
iskence suçlaması
trade charge
(Br) rambursman meblağı
transfer charge
ferağ harcı
transhipment charge
aktarma ücreti
translation charge
tercüme ücreti
usual charge
(bankacılık) normal harç
warehousing charge
ardiye
without charge
bedelsiz
without charge
ücretsiz
charge ... to ...
...'i ...'e yansıtmak Verb, Accounting
charge at
saldırmak Verb
charge certificate
ipotek senedi
charge commission
komisyon almak Verb
charge commission
komisyon istemek Verb
charge corruption
suiistimal suçlaması
charge customer
veresiye alan müşteri
charge duty
vergi yüklemek Verb
charge form
ipotek formu
charge forward
nakliye bedelini ödemek (alıcı tarafından
charge freight
navlun ücreti yüklemek Verb
charge freight
navlunu hesabına geçirmek Verb
charge hand
ustabaşı
charge indicator
telefon konuşma ücreti yazıcısı
charge interest
faiz almak Verb
charge out
sonradan ele alınmak üzere alacak veya borçları başka şubelerin hesabına aktarmak Verb
charge price
normal fiyat
charge price
standart fiyat
charge property
bir mülkü ipotek etmek Verb
charge purchase
veresiye satın alma
charge remuneration
ücret hesaplamak Verb
charge sale
veresiye satış yapma
charge sale
veresiye satış
charge sb
suçlamak Verb
the charge in charge
iktidardaki parti
English-Turkish phrases from Zargan's own database