do not

English-Turkish Translation

  1. 'ın kısaltılmışı.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

do-not-resuscitate order
resüsitasyon uygulamama talimatı Noun, Medicine
do-not-resuscitate order
canlandırma işlemi yapmama talimatı Noun, Medicine
do-not-resuscitate order
resüsite etmeyiniz talimatı Noun, Medicine
do-not-resuscitate order
kalp ve solunum durması halinde hastaya müdahalede bulunmama talimatı Noun, Medicine
Don't bother.
Boşuna uğraşma. Sentence
Don't bother.
Hiç uğraşma. Sentence
We don't work.
İlişkimiz yürümüyor. Sentence, Idioms
We don't work.
Birbirimize uygun değiliz. Sentence, Idioms
do not tilt
eğmek yiniz !
do not tread on ghe grass !
çimlere basmayınız
do not tread on the grass
çimlere basmak yınız
It was all she could do not to …
… yapmamak için kendine zor hakim oluyordu. Sentence
It was all she could do not to …
… yapmamak için kendini zor tutuyordu. Sentence
whose parents do not share a common nationality
melez
give someone a chance not to do sth
meydan vermemek Verb
He's not got it in him to do this job properly
O bu işi beceremez.
not care to do something
birşeyi yapmaktan hoşlanmamak Verb
not care to do something
birşeyi yapmaktan hazzetmemek Verb
not do a hand's turn
parmağını bile oynatmamak Verb
not to be able to do
edememek Verb
not to be very anxious to do
yapmaya pek hevesli olmamak Verb
not to do more than is absolutely necessary
yapılması ille de şart olandan fazlasını yapmamak Verb
not to fail to do sth
geri kalmamak
not to have anything to do with
alışverişi olmamak Verb
not to have the energy or desire to do something .
üşenmek Verb
not trouble to do something
birşeye tenezzül etmemek Verb
not trouble to do something
zahmet edip de birşeyi yapmamak Verb
not trouble to do something
birşeye zahmet etmemek Verb
persuade someone not to do sth
birini bir şeyi yapmamaya razı etmek Verb
something less will not do
aşağı kurtarmaz
would not put it past somebody (to do something)
(bir kimsenin bir şeyi yapacağına) inanmak, ihtimal vermek, sanmak.
I wouldn't put it past him to
cheat at cards: Onun iskambilde hile yapacağına inanırım (pekâlâ hile yapar).
English-Turkish phrases from Zargan's own database