each other

  1. birbiri(ni), bir ötekini, yekdiğerini.
    They love each other: Birbirlerini seviyorlar.
    They
    kissed each other: Öpüştüler (birbirlerini öptüler).
    They are separated from each other: Birbirlerinden ayrıldılar.
antant kalmak Verb
yardımlaşmak Verb
hoşlaşmak Verb
senlibenli olmak Verb
yenişememek Verb
yağlı yağlı ballı olmak Verb
yabancılaşmak Verb
kırışmak Verb
birbirini iptal etmek Verb
rastlaşmak Verb
birbirine karşılıklı tazminat vermek Verb
birbirini itfa etmek Verb
sarılışmak Verb
kucaklaşmak Verb
becayiş etmek Verb
karşı karşıya
saç saça baş başa gelmek Verb
vuruşmak Verb
boğazlaşmak Verb
küsüşmek Verb
selamlaşmak Verb
sırt sırta vermek Verb
etkileşmek Verb
sürtüşmek Verb
birbirini itip kakmak Verb
kırışmak Verb
koklaşmak Verb
gülüşmek Verb
sevişmek Verb
karşılaşmak Verb
karşı karşıya
didişmek Verb
sözleşmek Verb
kakışmak Verb
kavgalaşmak Verb
birbiriyle çekişmek Verb
yarışmak Verb
birbiriyle reaksiyona girmek Verb
benzeşmek Verb
sürtüşmek Verb
(gemi) çarpışmak Verb
(gemiler) çarpışmak Verb
vedalaşmak Verb
görüşmek Verb
fesat çıkarmak Verb
gümbürtüyle çarpışmak Verb
koklaşmak Verb
karşılaşmak Verb
sırt sırta vermek Verb
sövüşmek Verb
birbiriyle hemen kaynaşmak Verb
konuşmak Verb
takışmak Verb
(devletler) ortak sorunları olmak Verb
birbirine girmek Verb
anlaşmak Verb
anlaşmak, birbirini anlamak.
görüşmek Verb
yazışmak Verb
boğuşmak Verb
gırtlaklaşmak Verb
tanışık çıkmak Verb
yeni bir kitabı kapışmak Verb
yolda sık sık karşılaşmak Verb
paslaşmak (argo) Verb
(olaylar) birbirini izlemek Verb