found

English-Turkish Translation

  1. (bkz: find )
    (geç.z.).
  2. donatılmış, tam teçhizatlı, herşeyi tamam, dayalı döşeli.
    He bought a new boat, fully found.
  3. fiyata/ücrete/kiraya dahil, ek ücret istenmeden temin edilen.
    all found: konut ve yemek ücrete
    dahil.
    Room to let, laundry found.
  4. bedava/ücretsiz temin edilen şey, özellikle hizmetçiye bedava verilen yemek.
    Maid wanted, good salary
    and found: Hizmetçi aranıyor, iyi ücret ve bedava yemek verilir.
  5. Verb kurmak, tesis etmek.
    to found a dynasty. The Romans founded a great city on the banks of this river.
    This bank was founded in 1880.
  6. Verb temel(ini) atmak, bina etmek.
    The castle is founded on solid rock.
  7. Verb
    found on/upon: dayan(dır)mak, istinat et(tir)mek.
    The story founded on fact. He founded his claim on facts.
  8. Verb temel/esas/sebep teşkil etmek, esasını oluşturmak.
  9. Transitive Verb (erimiş madeni, camı vb. kalıba) dökmek, döküm(cülük) yapmak, madeni ergiterek kalıba dökmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

have found one's level
(bir işyerinde) ait olduğu yeri bulmak Verb
all found
(ücrete ek olarak) yeyip içme ve yatma (dahil).
The cook gets $60 a week and all found.
be found
(=
to be)
wanting (
in): yoksun/yetersiz/noksan/kusurlu bulunmak/olmak.
be wanting
in common sense: sağduyudan yoksun olmak.
no leviable goods were found
haczedilebilecek mal bulunamamıştır
not found
adresinde bulunmamış
object found
lukata
object found
bulunan eşya
region where a (specified) mineral is found
havza
found a chair
bir kürsü kurmak Verb
found a company
şirket kurmak Verb
found a family
bir aile kurmak Verb
found a fortune
bir servet yapmak Verb
found a judgment on an award
bir hükmü hakem kararına dayandırmak Verb, Law
found a judgment on arbitration
hükmü hakem kararına dayandırmak Verb
found a new chair
yeni bir kürsü ihdas etmek Verb
found a new city
yeni şehir kurmak Verb
found a new city
yeni bir şehir kurmak Verb
found a scholarship
burs fonu kurmak Verb
found a scholarship
burs vermek Verb
found a school
okul açmak Verb
found a school
okul yapmak Verb
found an entail
meşruta tesis etmek Verb
found committing
suçüstü yakalanmış
found object
bulunmuş eşya. Noun
found on mutual interest
karşılıklı menfaat üzerine kurmak Verb
found on premises
olay yerinde bulunmuş olma
found property report
bulunan eşya listesi
found within the district
kaza dairesi içinde bulunmuş olma
(secret) to be found out
keşfedilmek Verb
be found guilty of a charge
bir ithamdan suçlu bulunmak Verb
be found guilty of forgery
sahtecilik sahtekârlıktan hüküm giymek Verb
be found guilty of forgery
sahtekârlıktan hüküm giymek Verb
be found guilty on a charge
bir ithamdan suçlu bulunmak Verb
be found guilty on all accounts
her bakımdan suçlu bulunmak Verb
be found guilty on all chargees
bütün suçlamalardan suçlu bulunmak Verb
be found guilty on all counts
ithamnamede iddia edilen her fiilden suçlu bulunmak Verb
be found on the market
piyasada bulunmak Verb
be found on trial to be imcompetent
duruşmada ehliyetsiz bulunmuş olmak Verb
be found on trial to be imcompetent
duruşma da ehliyetsiz bulunmak Verb
cause someone to found or establish sth
kurdurmak kurdurtmak Verb
have found a lucrative engagement
kârlı bir iş bulmuş olmak Verb
have found a place in history
tarihte yer almak Verb
now I found out that
meğer
to found an entail
tevliyet
English-Turkish phrases from Zargan's own database