işi tam (lâyıkı ile) yapmak, sonuna kadar sebat etmek.
(bir işi) tam/noksansız yapmak, sonuna kadar uğraşmak.
(a) bir işi dört başı mamur yapmak, (b) istediğini elde etmek için herşey göze almak, çekinmeden girişmek.
ferah fahur, servet/bolluk içinde, müreffeh, zengin.
ferah fahur, servet/bolluk içinde, müreffeh, zengin.
bolluk içinde yaşamak
Verb
hali vakti yerinde/refah içinde olmak, ferah fahur geçinmek, yeyip içip keyfine bakmak.
hali vakti yerinde/refah içinde olmak, ferah fahur geçinmek, yeyip içip keyfine bakmak.
hesaplı olarak, fazla masraf yapmadan.
dikkatsiz şoför, arabayı dikkatsiz sürerek başkalarını tehlikeye sokan sürücü.
bütün yolu işgal eden şoför/arabacı.
Afrika yaban domuzu
(Phacochoerus aethiopicus).
hepsi, bütünü, tümü, tamamı.
domuz fıstığı
(Amphicarpa bracteata).
Noun
(US) konuşma süresini kötüye kullanmak
Verb
yolun ortasından araba sürmek, bütün yolu işgal etmek, geçit vermemek.